Birinsan öleceğini hisseder mi? Cenab-ı Allah'ın yaşamımıza dair bazı bilgileri gizli tuttuğunu belirten Kapukaya, "Bir insan öleceğini hiçbir zaman anlayamaz. Tıpkı kıyametin ne zamanı kopacağı gizlenmişse insanların ne zaman öleceği de gizlenmiştir." dedi. Ölüme 1 hafta kala neler olur? Mars’a koloni kurma hayalini daha önce de çeşitli şekillerde dile getiren Elon Musk, konuk olduğu bir canlı yayında Mars öncüleri olacak insanların muhtemelen öleceğini belirtti. SpaceX’in bir gün Mars’ta ticari turizmi gerçekleştireceğinin de altını çizen Musk, "muhtemelen başlangıçta bir grup insan ölecek" dedi. Sen tam tamına 99 yaşına kadar yaşayacaksın. 100'e ramak kala öleceksin; ama tam sayı fetişliğine gerek yok; 99 da muhteşem bir sayı! Torununun torununu bile görebilecek, cenneti garantileyeceksin. Sevilen bir insan olacaksın ayrıca; öyle huysuz, aksi bir ihtiyar olmayacaksın yani! Aydindril Lagertha ölecek mi, Ragnar ölecek mi, Vikings, Vikings 4. sezon 6. Bölüm, Vikings 4. sezon 7. bölüm, Vikings Elga, Vikings Floki Harbard kim, Vikings Harbard kim, Vikings Rollo'ya ne olacak 5 Yorum BillGates'de kehanetini açıkladı 6 ayda 30 milyon insan ölecek! geldi. 30 milyon insanın 6 ay içinde öleceğini söyledi. birisi olan küresel bir salgın hastalık milyarder Fast Money. Havayollarından su içeri girerek nefes alışı engelliyor, Bu sırada göğüste hafif bir yanma ve acıma hissediliyor. Rahatlama ve huzur Beyne oksijen gitmediğinin belirtisi. Oksijensiz kalan kalp ve beyin bir süre sonra 4, 2020İçindekiler1 Ölünün canı acır mı?2 Bir insan öleceğini hisseder mi?3 Ölen bir insan öldüğünü ne zaman anlar?4 Ölecek bir insan nasıl belli olur?5 Ölüm acısı ne kadar sürer?6 İnsan ölürken neler oluyor?7 Bir insan neden öleceğini düşünür?8 Ölecek kişi neler görür?Ölünün canı acır mı?CEVAP ölüm meleği ruhu bedenden alırken kimi acı çeker, kimi çekmez. Ama can verirken fiziksel acılar, kişinin ahiretteki yerini ve değerini insan öleceğini hisseder mi?Cenab-ı Allah'ın yaşamımıza dair bazı bilgileri gizli tuttuğunu belirten Kapukaya, "Bir insan öleceğini hiçbir zaman anlayamaz. Tıpkı kıyametin ne zamanı kopacağı gizlenmişse insanların ne zaman öleceği de gizlenmiştir." bir insan öldüğünü ne zaman anlar?Ölü, ruhun cesedinden ayrılmasından sonra öldüğünü anlamaktadır. Nitekim hadislerden de anlaşıldığı gibi, ruhun cesedden ayrılması ile nimet ve azap başlamaktadır. Ayrıca ölünün sadece baş tarafı değil bütün vucudunun üstüne tahta, kerpiç veya kamıştan şeylerle örtmek bir insan nasıl belli olur?Hayati Belirtilerde Değişiklik Nabız yavaşlar ve bir süre sonra sanki yokmuş gibi kaybolur. Solunum değişiklikleri baş gösterir. Kalp atışları düzensizleşir ve tespit edilebilmesi zorlaşır. Kişinin tansiyonu devamlı olarak düşerken, böbrekler ise bir süre sonra çalışmayı tamamen acısı ne kadar sürer?İlk şok atlatıldıktan sonra yaklaşık 40 gün içinde kabullenme aşamasına geçilir ve gerek fiziksel gerekse duygusal destek ile ölüm gerçeği ile yüzleşilir. Bir yıla kadar yas sürecinin daha hafifleyerek devam etmesi ölürken neler oluyor?ölüm ilerledikçe kalp daha güçsüz çarpar, kan basıncı düşer, cilt soğur ve tırnaklar sararır. kan basıncı düştükçe iç organlar daha az çalışır. huzursuzluk dönemleri veya kafa karışıklığı anları olabilir ya da sadece giderek derinleşen bilinç kaybı insan neden öleceğini düşünür?Beklenmedik bir anda gelen, ansızın ortaya çıkan, yoğun kaygı, bunaltı, korku içeren '' panik atak '' dediğimiz nöbetleri içeren rahatsızlığa Panik Bozukluk denir. Bu korku o kadar yoğundur ki, kişi o an öleceğini kişi neler görür?Halüsinasyonlar görebilir, bazen orada olmayan insanlarla konuşabilirler. Konuşulan kişi genelde ölmüş insanlar olur. Hayat ile gelecek arasındaki perde kalkmıştır. Kişide ajitasyon görülür, hareketleri amaçsızdır ve diğerleri için hiçbir anlam ifade etmiyor olabilir. Getty Images Bu ihtimal insanda en iyi ya da en kötü özellikleri ortaya çıkarabilir, ama kesin olan, her şeyi değiştireceğidir. Hepimiz bir gün öleceğiz. Herkes bunu biliyor. Bazı psikologlara göre, bu rahatsız edici gerçek, daima zihnimizin derinliklerinde bir yerde duruyor ve ibadet tercihimizden sebze yemeye, egzersizden çocuk yapmaya ve kitap yazmaktan şirket kurmaya kadar yaptığımız birçok işte etkisini gösteriyor. Sağlıklı kişiler açısından ölüm, zihnin arka planında yer alır ve etkisini bilinç altı düzeyde hissettirir. Ölümü düşünmeden gündelik yaşantımızı sürdürürüz çoğu zaman. Peki, ne zaman ve nasıl öleceğimizi bilsek ne olurdu? Mümkün olmasa da, bu sorun üzerinde düşünmek, yeryüzünde kalan zamanımızı en iyi şekilde nasıl değerlendirebileceğimiz konusunda ipuçları sunabilir. Önce ölümün gerçek dünyada davranışlarımızı nasıl şekillendirdiğine bakalım. Psikoloji profesörü Sheldon Solomon'un korku idaresi teorisine göre, insanlar dünyanın bir anlamı olduğuna, örneğin hayatımızın bir değer ifade ettiğine dair kültürel inançlara sarılıyor; aksi halde sürekli bir varoluşsal korku içinde yaşar. Bini aşkın deneyi inceleyen araştırmacılar, ölüm hatırlatıldığında insanların temel kültürel inançlara daha sıkı sarıldığını, öz değer hissini artırmaya çalıştığını, kendi inançlarına tehdit olarak algıladığı şeylere düşmanca tepki gösterdiğini gördü. Davranışsal değişim Bilgisayar ekranında "ölüm" sözcüğünün saniyeden çok daha kısa süre belirmesi veya arka planda bir cenaze merasimi görüntüsü bile davranışlarda değişime neden olabiliyor. Bu durumda, görünüm, siyasi eğilim, coğrafi orijin veya dini inanç bakımından bize benzeyenlere daha iyi davranırken, bu özellikleri paylaşmayanlara karşı hor görücü ve şiddet içeren davranışlar sergiliyoruz; bizden farklı olanlara karşı korkuyu kışkırtan karizmatik liderlere oy verme eğilimi gösteriyoruz; alkol, sigara, alışveriş ve aşırı yeme tutumları sergilemeye, çevreye karşı duyarlılık göstermemeye başlıyoruz. Getty Images-Budist rahipler ölüme karşı aynı tepkileri göstermiyor. Yani herkesin ölüm şekli ve zamanını öğrenmesi halinde toplum daha ırkçı, yabancı düşmanı, şiddete baş vuran, savaşı kışkırtan, çevreye zarar veren bir hal alırdı. Ancak ölüm endişesinin tetiklediği bu olumsuz etkileri anlayarak bu davranışlara karşı tedbir alınabilir. Örneğin Güney Koreli Budist rahipler ölüme karşı bu tepkileri göstermiyor. Araştırmacılar, "ölüm üzerinde düşünme" adı verdikleri ve ölüm hakkında genel ve soyut düşünmekten çok, nasıl ölüneceği ve bu ölümün aile üzerindeki etkisi üzerine düşünmenin çok farklı sonuçlar doğurduğunu fark etti. Bu durumda insanlar daha diğerkâm oluyor, örneğin ihtiyaç olsa da olmasa da kan bağışında bulunuyor. Bu bulgulara göre, ölüm tarihimizi öğrenmek, bizi refleksel bir izolasyon yerine sosyal ilişkilerimize ve hedeflerimize yoğunlaşmaya yöneltebilir. Salzburg Üniversitesi'nden psikoloji profesörü Eva Jonas, "Ömrün sınırlı olduğunu bilmek hayatın değerini daha iyi anlamamızı sağlayıp "hepimiz aynı gemideyiz" duygusuyla başkalarına karşı hoşgörü ve merhamet duygularımızı geliştirebilir, savunmacı tepkileri azaltabilir," diyor. Getty Images-Kendi ölümümüz hakkında tefekkürde bulunmak diğerkam davranışlara yol açabilir. Farklı tepkiler Ayrıca tepkiler kişilik özelliklerine ve öngörülen ölüm tarih ve biçimine göre de değişiyor. Ölümcül hastalarla yapılan çalışmalar ölüme karşı tepkiyi anlamamızı sağlıyor. Bu hastalarda iki aşamalı bir düşünce tarzı ortaya çıkıyor İlk aşamada, ölüm gerçekten kaçınılmaz mı, yoksa hastalıkla mücadele edilebilir mi sorusu eşliğinde teşhis sorgulanıyor. Daha sonra ise ömrün kalan kısmının en iyi nasıl değerlendirilebileceği üzerinde yoğunlaşılıyor. Bazıları tüm enerjisini hastalıkla mücadeleye verirken, bazıları da sevdikleriyle mümkün olduğunca fazla zaman geçirmeye ve kendilerini mutlu edecek şeyler yapmaya yoğunlaşıyor. Ölüm tarihi ve biçimini önceden öğrenme durumunda da benzer yönelimler gelişiyor. Kimi o durumu ortaya çıkarabilecek her şeyden kaçınırken örneğin trafik kazasında öleceklerini biliyorlarsa hiç araca binmemek gibi, kimi de ölümleri üzerinde kontrolü kendi ellerine almak istiyor. Bu olanak varsa bu insanlar ölüm kaygısıyla ilgili savunmacı önyargıları daha az sergiliyor. Ölümden dönen insanlarda da pozitif değişimler gözlendiği, "Hayat kısa, onu en iyi şekilde geçirmek lazım" anlayışının geliştiği belirtiliyor. Ancak tek davranış biçimi bu değil. Kimi de yaşamın anlamsızlığına kanaat getirip hayattan elini ayağını çekmeye başlıyor. Getty Images-Bazıları ölüme karşı mücadeleyi bırakıp kalan günlerinin tadını çıkarmaya çalışacaktır. Bu anlamsızlık duygusu birçok insanı, "nasılsa öleceğim" anlayışıyla sağlıklı yaşama çabası göstermekten de alıkoyabiliyor. Fakat Solomon'a göre, çoğu kişi kimi zaman bir duygu, kimi zaman diğeri ağır basmak üzere bu süreci karmaşık duygularla yaşayacaktır. Philadelphia Çocuk Hastanesi'nde çocuk doktoru ve etikçi Chris Feudtner, "Değişiklikler streslidir. Burada bir insanın başına gelebilecek en büyük değişim söz konusu var olmaktan yok olmaya bir değişim," diyor. Dinsel altüst oluş Dünyanın neresinde olursak olalım, ölüm vaktimizi öğrendiğimizde gündelik yaşantımız mutlaka değişime uğrayacaktır. Bu durumda ölümle ilgili gelişen terapi alan insanların sayısı artabilir; yeni sosyal ritüeller ortaya çıkabilir; doğum günlerinin yanı sıra ölüm günleri kutlaması yapılabilir. Bu durum mevcut dinlerde de bir altüst oluşa neden olacaktır. Boşluğu doldurmaya yönelik tarikatlar ve dini ritüeller türeyebilir. İlişkiler de bundan etkilenecektir. Örneğin ölüm tarihleri birbirine yakın insanların romantik ilişkiye girmesi zorunluluğu ve bunları kolaylaştıracak çöpçatanlık uygulamaları ortaya çıkabilir. Getty Images-Ölüm vaktimizi öğrenmemiz mevcut dinlerde de altüst oluşa neden olacak sonuçlar doğuracaktır. Ölümlü gelecek projeksiyonları Biyolojik numune alınarak ölüm tarihinin belirlenmesi olanağı varsa aileler ölüm tarihi erken bir fetüsün doğmasını istemeyebilir. Erken yaşta öleceğini bilen çiftler hiç çocuk yapmamaya karar verebilir, veya o tarihe kadar mümkün olduğunca çok sayıda çocuk yapabilir. İşyerlerinde ayrımcılık yapılmasına meydan vermemek için ölüm tarihlerinin işverene bildirilmemesini ya da ülke yönetimine aday insanların bu tarihleri açıklamasını zorunlu kılan yasal düzenlemelere gidilebilir. Bazıları ise yasal zorunluluk olmadığı halde ölüm tarihlerini kollarında dövme şeklinde ya da boyunlarında kolye şeklinde taşımak isteyebilir. Ölüm gününde ise kimileri parti verirken kimileri ise etrafındakilere zarar vermeme kaygısıyla kendilerini izole etmek zorunda hissedebilir. Kısacası, ölüm vaktimizi ve şeklimizi önceden bilmemiz yaşam tarzımızda önemli değişikliklere neden olacaktır. Denir ki; ölecek olan insana son anında her şey gösterilir. Cennetlikse cennetteki yeri, cehennemlikse cehennemdeki yeri gösterilir. Hz Ali; "Ölecek kişi ahiretteki yerini görmeden can vermeyecektir" der. Bazen nura benzer bir ışık demeti yaklaşır. Bazen kapkaranlık bir görüntü insanı sarar. Son nefesini veren bir sahabi, Hz Peygamber'e sav şöyle dedi "Ya Resulullah, üstüme siyah bir ışık geliyor" efendimiz dua ettiler, siyah ışık kayboldu. Son nefese gelinceye kadar tevbenin yararı vardır. Elbette ki daha önce kişinin imanı varsa. Ama hiçbir şeye iman etmemişse, son nefeste daha doğrusu can boğaza dayanınca imanın ve tevbenin faydası olmaz. Biz buna, Firavun tevbesi deriz. Yunus Suresi 90, Nisa 18 Çünkü Firavun bütün hayatı boyunca ilahlık iddiasında bulundu ama son anda, "Musa'nın Rabbine iman ettim" diyecekken imanı geri çevrildi, kabul görmedi. ÖLÜM MELEĞİ Ölecek kişi ölüm meleğini görür. Müminin ruhu şöyle alınır Bir koyunun derisi nasıl rahatça çekip çıkarılıyorsa veya bir yün yumağına giren iğne nasıl kolay alınıyorsa, işte ruhu öyle alınır. Elbette ölüm anının bir sancısı sekarat vardır. Nitekim son anında Peygamberimiz sav, "Ölümün sekaratı vardır" buyurarak, bunu fiilen bize haber vermiştir. Hatta Hz Aişe ra, Resulullahın son anında alnının terlemesi ve sekarattaki duasını görünce, "Ölürken zorlanan hiç kimseyi artık küçümsemem" diyecektir. Peki, neden güzel insanların sekaratı, son anı bazen zor olur ? Şundan dolayı; Allah, ufak tefek günahı da olsa müminin huzuruna temiz gelmesini ister. Bundan ötürü son nefeste ona biraz sıkıntı tattırır ki, tertemiz Rabbe varsın veya manevi derecesi artsın diye. Hz. Ömer der ki; "Kişinin tevbesi yetmemişse, sekeratı zor olur ki, ruhu cennete uzansın" Elbette ki Peygamberin son anı bu yorumlarla anlatılamaz. Onların Allah'la ilgi ve ilişkileri tamamen farklıdır, naz makamında değerlendirilmelidir. Bazen kötü ve zalim insanın son anı kolay olur. Bu dış görüntü bizi aldatmamalıdır. Ahiretteki sıkıntısı hafiflemesin diye, dünyada kolay bir ölüm nasip edilmiş olabilir. Bazı İslam alimleri ise bunu şöyle yorumlamışlardır Böyle insanların iyi işleri olmuşsa, bedelini dünyada alsın diye, ölümü kolaylaştırılır. Ömer Bin Abdülaziz'in şöyle dediği aktarılır; "Sekaratımın hafif olmasını istemem. Zira o günahlarıma kefarettir." Kişi son anında öleceğini anlar. Dışarıdaki hadiseleri göremez ama duyar. Zira kişinin son kaybolan duyu organı kulağıdır. Bundan ötürüdür ki Peygamberimiz sav ölmek üzere olan bir kişiye Kelime-i Tevhidi, "La ilahe illallah Muhammedur Resulullah" Allah'tan başka yaratıcı yok, Muhammed Sav O'nun Resulüdür. kelimesini hatırlatın buyurur. Elbette ki bu hatırlatma uygun bir ses tonuyla ve zorlayarak değil, uygun sesle ve ortaya söylenmiş gibi söylemelidir. Biz insanlar birçok şeyi öğrenmek isteriz bu öğrenmek istediğimiz şey bizim psikolojimizi kötüde etkilese yada başımız derdede girecek olsa bende bu merak edilecek bi konu olduğunu düşündüğüm için yazmaya karar verdim. İlk olarak bir insan ölecekse daha önce çok fazla yorgunluk ve uykusuzluk çeker vücuttaki metebolizmanın azalmasından dolayı vücut yorgunluk çeker ve uykudan uyarılırken falan çok zorlukla kaldırılır tabi buda çevresindeki insanlar tarafından farkına varılabilir. İkinci bir belirti ise zor nefes alma öleceğini var saydığımız kişinin nefes alması zor ve güç bir hale gelebilir. Üçüncü bir belirti ise sosyal hayattan geri çekilme vücuttaki direncin azalmasıyla beraber insanlarla sosyalleşmede azalır insanlarla hiç konuşmayabilir ve karşısındaki insanın duyamayacağı bir şekilde mırıldanabilme görülebilir. Dördüncü belirti ise insanın tuvalet yapımındaki zamanın değişmesi bu ölecek olan insanın yiyeceğe ve suya karşı ilgisi kalmadığı için yani onları az tükettiği için tuvalet yapmasındaki vakitleri değişebiliyor. Beşinci belirti ise insanın parmağındaki soğukluktur ölecek insanın kan dolaşımı hayati organlara destek verebilmek için vücuttun ortasındaki yerlerden uzaklaşır ve geri çekilir. Son olarak ise ayaklarındaki ve bileklerindeki şişmeler böbrekler vücut sıvılarını işleyemez hale geldikçe sıvılar birikerek kalpten uzak olan yerlerde özellikle ayaklarında ve bileklerinde toplanır ve şişkinlik görülebilir. Bazen çevremde insanların konuşmalarını işitiyorum ve cahilliklerine çok şaşırıyorum. Çünkü hiçbir şey bilmedikleri halde çok kolay hüküm veriyorlar, üstelik son derece yanıldıkları halde kendilerinden çok eminler. Ölen bir kişinin arkasından uykusunda öldü, yüzü o kadar sakin ve nurluydu ki, hiç acı çekmedi’ diyorlar. Ya da aniden trafik kazası geçirip ölen bir yakınları için çok çabuk ölmüş, acı çekmemiştir’ diyebiliyorlar. Peki hakikaten bu doğru mu? Her şey gerçekten dışardan göründüğü gibi mi? Uykusunda ölen bir insan hiç acı çekmez mi?İnsanın bir konuda hüküm verebilmesi için mutlaka Kuran’a bakması ve Kuran’da o konuyla ilgili geçen ayetleri bilmesi gerekir. Aksi taktirde insan çok yanılır. Her şeyden önce ölen kişi mümin mi, yoksa inkarcı mı, ona göre düşünmek gerekir. Kuran bize bu iki insanın canının tamamen farklı alınacağını söyler. Müminler için ölüm anında herhangi bir acı ve ızdırap söz konusu değildir. Yani Müslüman ne kadar ağır bir acı içinde gözükse de, ya da bulunduğu yerde sakince yatsa da müslümanın ruhu kolayca alınır. Bir müslümanın aynı odada akrabalarıyla olduğunu düşünün. Ölecek olan müminin canı alınacağı an, kişi ölüm meleklerini tüm netliğiyle görür. Fakat odadaki diğer kişiler melekleri göremezler. Dolayısıyla Müslüman öleceğini anlar, fakat melekleri gördüğünü söyleyemez. Canını almaya gelen melekler son derece güzeldirler. Ölecek kişiye güzellikle, cenneti müjdeleyerek, selam ve sevgiyle yaklaşırlar. Dolayısıyla mümin kendisinin sonsuza kadar cennet nimetlerine kavuşacağını canının güzellikle alınması sayesinde anlar ve güzellikle canını teslim eder. Mümin ölüm anında acı çekiyor gibi gözükse bile gerçekte acı çekmez. Bu Allah’ın büyük bir sırrıdır. Allah mutlaka ayette belirttiği gibi canlarını güzellikle melekler, güzellikle canlarını aldıklarında "Selam size" derler. "Yaptıklarınıza karşılık olmak üzere cennete girin." NAHL SURESİ / 32İnkar eden bir insanın ölüm anında hissettikleri ise apayrıdır. Siz o insanı yatağında sakince öldüğünü zannedersiniz. Halbuki Allah inkarcıların canlarının sırtlarına vurularak, korkunç acılarla alındığını bildirir. İnkarcının ruhu adeta bir dikenin içinden pamuğun yırtılarak çekilmesi gibi alınır. O zaman inkarcı kendisinin küfrünü, riyakarlığını ve sahtekarlığını anlar. Aynı zamanda sonsuza kadar sürecek cehennem hayatının başladığını ve orada kendisini nasıl azapların beklediğini de anlar. Fakat inkar eden kişi de yanındakilere melekleri gördüğünü söyleyemez, acı çektiğini ve canının dövülerek alındığını anlatamaz. Sakince yatağında yatıyor gözükür, halbuki gerçekte haykırarak ağlayıp bağırıyordur. İnsanların en çok aldandığı konulardan biri de budur. O kişinin sakince güzellikle cennete gittiğini düşünürler. Halbuki gerçek çok farklıdır. İnkarcı sırtına ve yüzüne vurularak, ağlayıp sürüklenerek cehenneme atılmaktadır. Sen bu zalimleri, ölümün 'şiddetli sarsıntıları' sırasında meleklerin ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı bu kıskıvrak yakalanıştan çıkarın, bugün Allah'a karşı haksız olanı söylediğiniz ve O'nun ayetlerinden büyüklenerek yüz çevirmeniz dolayısıyla alçaltıcı bir azabla karşılık göreceksiniz" dediklerinde bir görsen... EN'AM SURESİ / 93Melekleri, onların yüzlerine ve arkalarına vurarak "Yakıcı azabı tadın" diye o inkâr edenlerin canlarını alırken görmelisin. ENFAL SURESİ / 50Mümin tüm hayatını Allah rızasına göre geçiren, Allah’a şükreden, ibadet eden, sürekli Allah’ı anan kuldur. İnkarcı ise Allah’a isyan eden, riyakar, sahtekar, şükretmeyen, asla ibadete yanaşmayan, ahireti inkar eden kuldur. Dolayısıyla ne ikisinin ölümü bir olur, ne ahirette sonsuza kadar yaşayacakları yer bir olur. Bir konuda insan eğer Kuran’la düşünüp, Kuran’la hüküm vermiyorsa, ölürken çok büyük bir acıyla ve pişmanlıkla karşılaşmayı beklemelidir.

ölecek olan insan öleceğini hisseder mi