Hikâyeleriyle Destanlarıyla tanıdığımız Dede Korkut’un isminin ne anlama geldiği konusunda birtakım ihtimaller üzerinde duruluyor.İşte Dede Korkut isminin kökeni, ve Dede Korkut’a dair bazı bilinenler. Sponsorlu Bağlantılar. Korkut sözcüğünün “kork-” fiil kökünden türemiş olma ihtimalinin yanı sıra Arapça Dede Korkut’un Kutsal Kişiliği: Destanlarda Dede Korkut kerâmet sahibi biridir. Doğa üstü bir manevi güce sahiptir. Destanlarda şu gibi kerametleri görülmüştür; 1- Gelecekten Haber Verme: “Korkut Ata söyledi: Ahir zamanda hanlık tekrar Kayı’ya geçecek. Kimse ellerinden alamayacak, ahir zaman olup kıyamet kopuncaya kadar Bunları okurken bizlerin bilmediği pek çok yeni Dede Korkut hikayesi ile de karşılaştım. Bildiğimiz toplam 12 Dede Korkut nüshası vardı. Çağatay bölgesinde bulduğum Oğuznamenin içinden 3 Dede Korkut hikayesi çıktı. Sonra ben Berlin’de bir Oğuz Name daha buldum. Bunun giriş kısmında Dede Korkut ile ilgili bir bölüm Therise of ombre, like the wave of colors that this ombre fiyatları 2021 evokes, is now a celebrated türk kültüründe isim verme geleneği ve dede korkut hikayeleri hakkında araştırma yapınız in the fashion industry. Moreover, the fad is no longer just a trend with clothes and hair color. Onaltı yıl esir kalan Kazılık Koca’nın on altı yaşına gelmiş olan oğlu Yigene, Bayındır Han’a giderek babasını kurtarmaya gideceğini söyler. Yanına yirmi dört sancak beyini de alır. Yola çıkmadan gördüğü rüyada Dede Korkut’tan öğütler alan Yigenek, Allah’a sığınıp dualar ederek tekfuru yener. Babasını Fast Money. Oluşturulma Tarihi Şubat 19, 2019 1636Dede Korkut, geçmişten günümüze süregelen hikayeleri ile her dönem ayrı bir öneme sahip olmaktadır. Destanlar, hikayeler ve masal anlatımlarıyla göçebe kültürün unsurlarını yansıtan Dede Korkut, o dönemin toplumsal detaylarını gözler önüne sunan önemli bir bilgedir. İşte, Dede Korkut'un hayatı hakkında kısa ve detaylı bilgilerDede Korkut'un hayatı, kültürümüzün temellerini gözlemleyebilmek adına önem arz etmektedir. Kendisine ait olan özlü sözler ile her dönem eğitim materyallerinde yer alan Dede Korkut, düğünler, kız isteme gibi toplumsal uygulamaların uygulanmasında ise önemli bir faktör olmuştur. İşte, Dede Korkut'un hayatı hakkında bazı bilgilerDEDE KORKUT'UN HAYATI HAKKINDA KISA BİLGİLERDede Korkut; destan, hikâye ve masal anlatımlarında yüceltilen, köklerini göçebe bozkır hayatının geleneklerinden alan ve hâlen yerleşik hayatın gündelik pratiklerinde kendine yer bulan; doğum, evlenme ve ölüm geleneklerine yansımış özlü sözleri, anlatımları, müzik aletleri ve ezgileri ile toplum hayatında önemli bir yeri olan yarı efsanevi bir bilgedir. Dede Korkut’un özlü sözleri, epik ve lirik düz şiirleri ve kendisinin yaşadığı olayların anlatıldığı Dede Korkut Kitabı, 15. yüzyıldan günümüze iki yazma nüsha ile ulaşmıştır. Dede Korkut kültürü bu kitaptan köken almış ancak yazılı kaynaklardan ve sözlü kültürden olmak üzere iki yoldan ilerleyerek günümüze taşınmıştır. Dede Korkut kültürü günümüz Türkiye’sinde; özlü sözler, sözlü anlatımlar, ezgisel müzik geleneği ile çeşitli inanç ve uygulamalarda yaygın bir şekilde yaşatılmaktadır. Ad verme, kız isteme, düğün, yas gibi toplumsal uygulamalar ile Hızır, belirli sayılar, ağaç kültü gibi pek çok motifin Dede Korkut kültürü ile ilgisi vardır. Dede Korkut hikâyelerinde yer aldığı biçimde cömertlik, misafirperverlik, cesaret, merhamet gibi değerler günümüzde de yaşatılmakta ve bunlar toplumun tüm kesimleri arasındaki diyaloğun, toplumsal barışın inşasında önemli bir rol Korkut kültürünün zengin içeriği ve çok çeşitli uygulamaları nedeniyle unsurun aktarımında toplumun her kesiminin aynı oranda katkısı bulunmaktadır. Sözlü kültürün aktarımında âşıklar, ozanlar ile meddahların önemli bir rolü olmasına karşın toplumsal uygulamaların yerine getirilmesinde kadınlar, çocuklar, gençler olmak üzere bütün halk etkin olmaktadır. Unsurun yazılı olarak aktarımı ise 15. yüzyılda yazılmış, günümüze sadece iki kopyası ulaşabilmiş, Kitâb-ı Dedem Ḳorḳud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzhân ve Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı adlarıyla bilinen, kitapların varlığı sayesinde Korkut Kitabı olarak adlandırılan bu eserler, günümüz Türkçesine çevrilerek basılması ile yazılı aktarım, modern edebiyat ve kitabın eğitim müfredatında yer alması ile formal eğitim yoluyla Korkut kültürü Türkiye’nin her bölgesinde yaşamasına rağmen Bayburt’un ve unsurun envantere kaydedilmesi için başvuru yapan Malatya’nın unsur için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Dede Korkut hikâyelerinde yer alan masallar, efsaneler, hikâyeler, ağıtlar ve bunlarda bahsedilen toplumsal ve dinî değerler, Malatya sözlü geleneğinde ve kültürel belleğinde canlı bir biçimde yer almaktadır. Bayburt’ta ise şehir merkezi yakınındaki Masat köyünde Dede Korkut’a; Bayburt Kalesi’nin karşısındaki tepede Dede Korkut anlatmalarında adı geçen Bamsı Beyrek’e ait olduğu söylenen birer türbe bulunmaktadır. İlde her yıl düzenlenen Dede Korkut Şenlikleri’nde bu türbeler halk tarafından ziyaret edilmektedir. Ayrıca Bayburt’ta kurulan Baksı Müzesi’nde de Dede Korkut kültürüne özgü müzik aletleri sergilenmekte, dinletiler gerçekleştirilmektedir. Dede Korkut, Oğuz Türkleri’nin bilinen en eski epik destansı hikayeleridir. On iki destansı hikaye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikayeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. 1. Türk dilinin en güzel ve en dikkate değer eserlerinden biri olan Dede Korkut, bir buçuk asra yakın bir zamandan beri bilinmektedir. Bilim dünyasıyla Türk dili ve edebiyatı alanında Dede Korkut Kitabı yahut kısaca Dede Korkut adıyla tanınan eser bir destansı Oğuz hikayeleri mecmuasıdır. Prof. Dr. Fuat Köprülü, eserin değerini “Bütün Türk Edebiyatı’nı terazinin bir gözüne, Dede Korkut Destanı’nı öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” diyerek ifade etmiştir. 2. Biri Dresden’de, öteki Vatikan’da olmak üzere iki nüshası bulunan bu eserin Dede Korkut adıyla anılmasının sebebi, Dede Korkut adındaki ozanlar pirinin eserin bir nevi hazırlayanı durumunda bulunması, eserde toplanmış olan Oğuz destanlarının onun tarafından düzenlendiğinin gösterilmesidir. Doğru ve iyi bir nüsha olan Dresden nüshasının XVI. asrın ilk yarısında, yanlışları çok ve dili daha yeni olan Vatikan nüshasının ise daha sonra, belki XVI. asrın ikinci yarısında kopyalanmış oldukları tahmin edilmektedir. 3. Dede Korkut adındaki Dede kelimesinin Korkut adı kadar eski olmadığı ve bunun efsanevi Korkut’un yaşlılığını vasıflandırmak için asıl isme sonradan eklendiği şüphesizdir. Tarihi kaynaklarda ve çeşitli Oğuz rivayetlerinde Korkut adının bazen Dedesiz olarak sadece Korkut, bazen de Korkut Ata şeklinde geçmesi bunu açıkça göstermektedir. 4. Kitabın girişi Dede Korkut’u takdim için yazılmış olup iki kısımdan ibarettir. Birincisi hikayelerin kopyalanması sırasında yazılmış olan ve Dede Korkut’u tanıtan kısımdır. Besmeleden sonra başlayan bu kısımda Peygamber zamanına yakın Bayat boyundan Korkut Ata adında bir erin ortaya çıktığı, bu Korkut Ata’nın Oğuz kavminin müşküllerini çözen ve gaipten türlü haberler veren bir kimse olduğu bildiriliyor ve onun hanlığın sonunda Kayılara geçeceğini söylemiş olduğuna işaret edilerek Korkut Ata’nın bununla o dönem hüküm sürmekte olan Osmanlıları kastetmiş olduğu belirtiliyor. 5. Girişin bu kısa tanıtımdan sonra gelen ikinci kısmı ise Dede Korkut’un sözlerine ayrılmıştır. Yine ikiye ayırabileceğimiz bu kısımda önce Dede Korkut’un söylemiş olduğu vecizeler sıralanmakta, sonra da kadınları dörde ayıran sözleri gelmektedir. “Birisi solduran soptur. Birisi dolduran toptur. Birisi evin dayağıdır. Birisi ne dersen bayağıdır.” Bu kadın tiplerinden üçünün istenilmeyen, birinin ise istenilen bir kadın tipi olduğunu görmekteyiz. 6. Bugün elde bulunan Dede Korkut hikayelerinin sayısı on ikidir. Eserin asıl ve büyük nüshası olan Dresden nüshası on iki hikayeyi içine almaktadır. Vatikan nüshasında bunların altı tanesi bulunmaktadır. Dede Korkut hikayelerinin, her biri tek başına bağımsız ve tamam bir hikaye olarak karşımıza çıkmakta, fakat hepsi birden ayrıca büyük bir bütün teşkil etmektedir. İki hikaye de mücadele tabiat ve insanüstü kuvvetlere karşıdır. Birinde Delü Dumrul Azrail’in karşısına çıkar, ötekinde Basat, Depegöz adındaki devi öldürür. Bunların dışında kalan sekiz hikayede mücadele Oğuz beyleri ile kuzeydeki ve batıdaki kafirler arasındadır. 7. Dede Korkut akıl hocalarıdır. Oğuz kavminin bütün müşkülünü o çözer. Dede Korkut aynı zamanda ozandır ve hikayelerde anlatılan her mücadelenin sonunda yapılan şenliklerde kopuz çalıp destanlar söyler. Bütün hikayeler mücadelelerin sonunda onun tarafından düzenlenerek sahiplerine ithaf edilmiştir. 8. Dede Korkut hikayeleri tam bir destan karakterinde olan, tarihi bir vakaya dayanan ve destan tarzında teşekkül etmiş bulunan kahramanlık menkıbeleridir Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve masalsı işlerini konu edinen öykü. Dede Korkut hikayeleri şekil bakımından destan ile halk hikayesi arasında bir yer tutar. Olayların anlatılışı, vakaların hikayesi mensur olarak geçer, fakat seslenme ve konuşmalar genel olarak manzum şekildedir. 9. Aile çok önemlidir.. Tek eşlilik esastır. Ancak çok zor durumlarda birden fazla kadın alınabilmektedir. Bunun tek örneği Beyrek’in kendisini tutsak bulunduğu hisardan kaçıran Bayburt Beyi’nin kızını almasıdır. Kadınlara çok saygı gösterilir. Gerektiğinde Begil’in karısının yaptığı gibi, kocalarına akıl öğretirler. Kadınlar kocalarının kafir kızlarıyla düşüp kalkmalarını, kafir kızlarının onlara sakilik etmelerini kıskanmazlar. Kocalar karılarına sevgilim diye hitap ederler. 10. Hikayelerdeki hayat tarzı ise göçebe hayatıdır. Yazın yaylaya göçer, kışın ovaya inerler. Evlerin daha ziyade büyük göçebe çadırı şeklinde olduğu anlaşılır. Başlıca hayvanları at, deve ve koyundur. Dede Korkut hikayeleri genel olarak birtakım mücadelelerin destanlarıdır. Bu mücadelelerin ikisi Oğuzlar’ın kendi aralarında geçer. Bunlardan birinde Dirse Han oğlu Buğaç mücadele bir beyin oğlu ile kendi adamları arasında geçer. Ötekinde İç Oğuz ile Taş Oğuz Üç Ok-Boz Ok karşılaşır. Ahlak çok önemlidir. Yalan söz nedir bilmezler. Aralarında bir tek yalan söyleyen vardır, onun da adı Yalancıoğlu kalmıştır. Namus için can verilir. 11. Dede Korkut’taki insan tipinin Alp tipi olduğunu belirtmektedir. Alp tipinin sözlük anlamı da, cesur, kahraman, yiğit, babayiğit, bahadır, pehlivan şeklindedir ama aynı zamanda erdemli ve hünerli bir kişilik anlamına da gelir. Dede Korkut isminin geçtiği en eski tarihi kaynak 1305 tarihli İlhanlı veziri Reşidüddin’in Câmi’üt-Tevarihi’dir. 12. Kan Turalı, savaşta yenilmiştir. Güçsüz düşmüştür. Selcen Hatun onu kurtarmıştır. Kan Turalı bu yardıma karşı değildir ama, kendisinin Selcen Hatun tarafından kurtarılmasının Oğuz toplumunda bilinmesinden kaygı duymakta ve bu yüzden Selcen Hatun’u öldürmek istemektedir. Selcen Hatun, kocası Kan Turalı’ya ikna edici sözler söyler “Bey yiğit! Övünürse er övünsün, aslandır? Övünmeklik, avratlara büthandır! Övünmekle avrat er olmaz! Yüce Allah bilir, ben san munisim, Yar’ım, Kıyma bana!” Kan Turalı’nın, Selcen Hatun’un davranışından çok etkilenir. “Öz canıma kıyayım, sana kıymayayım” diyerek, Selcen Hatun’u sınadığını söyler. “Işıl, ışıl parıldayan ince giysilim, Yere basmayıp yürüyen selvi boylum Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım Çift badem sığmayan dar ağızlım Kalemcilerin çaldığı kara kaşlım, Kıvrımsı kırk tutam kara saçlım, Aslan soyu, sultan kızı! Ben seni öldürmeye kıyar mıydım! Öz canıma kıyayım, ben sana kıymayayım! Ben seni sınıyordum… “ Kaynak Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi Yayınları, Dede Korkut Hikayelerinde İletişim Belgeleri Dede Korkut kimdir, Dede Korkut Hikayeleri diye bahsedildiğini çoğumuz duymuşuzdur ancak Dede Korkut’un gerçekte kim olduğunu çok azımız bilir. Korkut Ata olarak da bilinen Dede Korkut, yarı efsanevi bir bilge, hikaye ve destan anlatıcısıdır. Dede Korkut, tam olarak bilinmese de doğum ve ölüm tarihi 570-632 yılları arasında kabul edilir. Dede Korkut, Orta Asyada Kopuz, Anadolu’da saz diye tanınan çalgının mucidi olarak bilinen ilk Türk Ozanı’dır. Adı bazı tarih kitaplarda sadece “Korkut”, bazılarında “Korkut Ata” olarak geçer. Dede Korkut, Hz Muhammedin hayır duasını alan sayılı kişilerden olduğu rivayetlerle günümüze kadar gelmiştir. Türk kavimlerinin atası ve dahisi olarak tarihe geçmiştir. Dede Korkut, Türklüğü en güzel anlatan ve yegane temsilcisi olmuştur. Sirderyiş halk anlatıları onu bir baksı Şaman olarak tanıtırken yazılı kaynaklarda hükümdarlara vezirlik, müşavirlik yapmış bir Müslüman Türk velisi olarak tanıtılmıştır. Oğuzların İslâm’ı kabul edişlerinden önceki dönemlerin bir kâhini kam, baksı olduğu, İslâmlaşma sürecinde kültürel değişime paralel olarak bir evliya kimliğine büründüğü düşünülür. Türk destanlarının ilk anlatıcısı olarak da bilinen Dede Korkut, hikayelerinde veli bir kişi olarak karşımıza çıkar. Oğuzlar önemli meseleleri ona danışarak akıl fikir alırdı. Dede Korkut rivayetlerinden biriside 295 yıl yaşadığı olmuştur. Dede Korkut’un hikayelerinde halkın kahramanlıkla verdiği mücadeleler anlatılmaktadır. Dede Korkut, Oğuz Türklerinin destansı öykülerinin ilk anlatıcısı ve bu öykülerin kahramanı olan efsanevi ozandır. Korkut Ata’dan Dede Korkuthî kaynak İlhanlı veziri Reşidüddin’in Câmiü’t tevârih’idir. Tabip Reşidüddin’in 1305 yılında bir heyetle yazdığı bu ünlü kitapta dört Oğuz hükümdarının çağdaşı olarak Korkut’tan bahsedilir. Bu esere göre Korkut, Bayat boyundan olup Kara Hoca’nın oğludur. 295 yıl yaşamıştır. Oğuz sülalesinin dokuzuncu hükümdarı İnal Sır Yavkuy zamanında ortaya çıkmış, onuncu hükümdar Kayı İnal Han’ın ve ondan sonraki üç Oğuz hükümdarının müşavirliğini yapmıştır 15. yüzyılda kaleme alınan Velâyet-nâme-i Hacı Bektaşi Velide Korkut Ata, Türk söylencelerinde Hanlar Han’ı olarak adı geçen Oğuz padişahı Bayındır Han ve onun beylerbeyi Kazan ile birlikte anılmıştır, bunların ölümüyle Oğuz cemaatinin dağıldığı söylenir. Ebu’l Gazi Bahadır Han’ın 1659-1660 yıllarında yazdığı Şecere-i Terakime adlı eserine göre Korkut Ata, Kayı boyundandır, Abbasiler devrinde yaşamıştır ve Oğuz ilinde çok sayılan bir devlet müşaviridir. Ebülgazi Bahadır Han’a göre 295 yıl, bir halk rivayetine göre 100 yıl yaşamış olan Dede Korkut’un ölümü hakkındaki rivayetler de çok çeşitlidir. Kazaklar arasında yaygın olan menkıbeye göre yirmi yaşında iken rüyasında aklar giymiş bazı yaratıklar ona kırk yıl yaşayacağını haber vermiş, bunun üzerine Korkut ölümsüzlük istemeye karar vermiştir. Karşılık beklemeden hastalara yaptığı yardımlar Allah katında makbule geçmiş ve bir gün uykuda iken Allah ona, “Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin” demiştir. Bir başka rivayete göre Korkut Ata uzun süre ölümden kaçmak istemiş ama nereye gitse “mezar arayan Korkut için” mezar kazan birilerini görmüştü. Sonunda 300 yaşında iken kendisi için kazılan mezarlardan birinin yanında ölmüştür. Dede Korkut’un ölümden kaçma çabası, Sümerlerde Gılgamış Destanında Gılgamış’ın ölümsüzlüğe ulaşma uğraşları ile anlatılan ölümsüzlük arayışının bir uzantısı olarak düşünülebilir. Azerbaycanda ve Anadolu’da Dede Korkut’a ait olduğu iddia edilen kimi mezarlar vardır. 1638 yılında Alman imparatorunun Moskova ve İran elçisi Adam Olearius, Dede Korkut’un Demirkapı- Derbend şehri yakınlarında “İmam Korkut” adlı bir İslam velisinin mezarını gördüğünü anlatmıştır. İran ve Dağıstan Tatarları arasındaki sınırı belirleyen küçük bir ırmağın kenarında bulunan mezar, kaya içine oyulmuş büyük bir mağara şeklinde olup tabutu dört tahtadan yapılmıştı. Olearius’un yerlilerden dinleyip aktardığı söylenceye göre kopuz çalıp şiirler söyleyen bu İslam velisi, peygamberin yakınlarındandı ve onun ölümünden sonra 300 yıl daha yaşamıştı. Putperest Lezgiller’i İslam’a davet için gittiği sırada öldürülmüştü. Evliya Çelebi Seyahatname’de, 1647’de Demir Kapu’da gördüğü ziyaretgâhın Dede Korkut’a ait olduğunu yazar. Olearius’un bahsettiği mezarı aramaya sonradan Rus doğubilimci Wilhelm Barthold da gitmiş fakat bulamamıştır. Mezarın zamanla kaybolduğu düşünülür. Dede Korkut’un yaşamı hakkındaki bilgiler söylentilere dayanır. Dede Korkut Kitabı’nda, Oğuzname metinlerinde ve bazı tarih kaynaklarında Dede Korkut, “Oğuzların kendisinden akıl danıştıkları, gelecekten haber verdiğine inandıkları, kopuz çalarak bilgece sözler söyleyen, kendisi de bilge bir kişidir. Dede Korkut kültürü günümüz Türkiye’sinde; özlü sözler, sözlü anlatımlar, ezgisel müzik geleneği ile çeşitli inanç ve uygulamalarda yaygın bir şekilde yaşatılmaktadır. Türk destanlarını anlatan ilk ozan olarak bilinen Dede Korkut hikayeleri 12 destandan oluşur. Dede Korkut Kitâbı Dresden yazmasının adıyla Kitāb-ı Dedem Ḳorḳud Alā Lisān-ı Tāife-i Oġuzân, Vatikan yazmasının adıyla Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı, Oğuz Türklerinin bilinen en eski epik destansı hikâyeleridir. On iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikâyeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür. Hikâyeler kulaktan kulağa aktarıldığından dolayı gerçek hâlinin dışına çıkmıştır. XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır. Günümüze ulaşan iki el yazması nüshadan birisi Dresden Kütüphanesi’nde, birisi Vatikan Kütüphanesi’ndedir. 12 Dede Korkut Hikayesi 1—Derse Han oğlu Boğaç Han 2—Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması 3—Bay Büre Beğ Oğlu Bamsi Beyrek 4—Kazan Oğlu Uruz’un Tutsak Olması 5— Duha Koca Oğlu Deli Dumrul 6—Kazılık Koca Oğlu Yeğenek 7—Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı 8— Başat ile Tepe-Göz 9—Beğil Oğlu İmren 10—Uşun Koca Oğlu Zegrek 11—Salur Kazan’ın Tutsak Olması 12— Dış Oğuz’un İç Oğuza Baş Kaldırması. Konu Dede Korkut Kimdir, Dede Korkut sözleri, Dede Korkut destanları, dede korkut hikayeleri hakkında bilgi maddeler halinde, dede korkut hikayeleri özellikleri. Dede Korkut Destanları Kolay Erişim Çizelgesi Uşun Koca Oğlu Segrek Destanı Basatın Tepegözü Öldürdüğü Destanı Kazılık Koca Oğlu Yigenek Destanı Kanglı Koca Oğlu Kan Turalı Destanı Kam Pürenin Oğlu Bamsı Beyrek Destanı Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Destanı İç Oğuza Dış Oğuz Asi Olup Beyreğin Öldüğü Destanı Salur Kazan Esir Olup Oğlu Uruz’un Çıkardığı Destan DEDE KORKUT'UN HAYATI HAKKINDA KISA BİLGİLER Dede Korkut Hikayeleri ve Özellikleri Destan döneminden halk hikâyeciliğine geçiş döneminin en önemli ürünü Dede Korkut Hikâyeleridir. Bu hikâyeler, Orta Asya'da şekillenmeye başlamış; Türklerin Müslüman olmalarından ve Anadolu'ya gelmelerinden sonra din ve çevre motiflerine göre bazı değişikliklere uğramıştır. Dede Korkut'un hikâyeleri, parça parça ve değişik versiyonlarda Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yaşamaktadır. Bugün Türkiye'de en yaygın olarak bilinen hikâyeler, 15-16. yüzyıllarda meçhul biri tarafından yazıya geçirilmiştir. Eserin asıl adı "Kitab-ı Dede Korkut Ala Lisan-ı Taife-i Oğuzan" Oğuzların Diliyle Dede Korkut Kitabı'dır. Kitap, on iki destansı hikâye ve bir önsözden oluşmuştur. Hikâyeler Kuzeydoğu Anadolu dolaylarındaki Müslüman Oğuzların hayatını anlatır. Fakat destanlar islamiyet öncesi dönemden de izler taşımaktadır. Destan özellikli ve pek çok halk kahramanının mücadeleleri anlatılan Dede Korkut hikâyelerinde; güzel ve hikmetli sözler, Türklerin tarihine ait rivayetler, han ve beyler hakkında methiyeler, Türk töresine ait pek çok konu işlenmiştir. Bugün elimizdeki iki nüshanın, Akkoyunlu Devleti'nin 1403-1508 çökmeye başladığı dönemlerde yazıya geçirildiği tahmin edilmektedir. Nüshalardan biri tamdır ve Almanya Dresten Kitaplığında bulunmaktadır. Altı hikâyenin bulunduğu eksik bir nüsha ise Vatikan'dadır. Dede Korkut Hikâyelerinin Özellikleri Eser, bir önsöz ile12 hikâyeden oluşur. Olağanüstü olaylarla gerçeğe uygun olaylar eserde iç içedir. Türklerin eski yaşam tarzları ile ilgili ayrıntılar yanında İslam dini ile ilgili özellikler de vardır. Eserde geçen "Dede Korkut" meçhul bir halk ozanıdır. Hikâyelerde Oğuzlar'ın çevredeki boylar ile aralarındaki savaşlar ve kendi iç mücadeleleri yer alır. Hikâyelerin konuları; aşk, yiğitlik gösterisi, kahramanlık, boylar arasındaki savaştır. 15. yy'da yazıya geçirilmiştir. Eserin yazarı belli değildir. Nazım ile nesir iç içedir. Azerî Türkçesi ile oluşturulmuştur Dede Korkut, geçmişten günümüze süregelen hikayeleri ile her dönem ayrı bir öneme sahip olmaktadır. Destanlar, hikayeler ve masal anlatımlarıyla göçebe kültürün unsurlarını yansıtan Dede Korkut, o dönemin toplumsal detaylarını gözler önüne sunan önemli bir bilgedir. İşte, Dede Korkut'un hayatı hakkında kısa ve detaylı bilgiler Dede Korkut'un hayatı, kültürümüzün temellerini gözlemleyebilmek adına önem arz etmektedir. Kendisine ait olan özlü sözler ile her dönem eğitim materyallerinde yer alan Dede Korkut, düğünler, kız isteme gibi toplumsal uygulamaların uygulanmasında ise önemli bir faktör olmuştur. İşte, Dede Korkut'un hayatı hakkında bazı bilgiler Dede Korkut; destan, hikâye ve masal anlatımlarında yüceltilen, köklerini göçebe bozkır hayatının geleneklerinden alan ve hâlen yerleşik hayatın gündelik pratiklerinde kendine yer bulan; doğum, evlenme ve ölüm geleneklerine yansımış özlü sözleri, anlatımları, müzik aletleri ve ezgileri ile toplum hayatında önemli bir yeri olan yarı efsanevi bir bilgedir. Dede Korkut’un özlü sözleri, epik ve lirik düz şiirleri ve kendisinin yaşadığı olayların anlatıldığı Dede Korkut Kitabı, 15. yüzyıldan günümüze iki yazma nüsha ile ulaşmıştır. Dede Korkut kültürü bu kitaptan köken almış ancak yazılı kaynaklardan ve sözlü kültürden olmak üzere iki yoldan ilerleyerek günümüze taşınmıştır. Dede Korkut kültürü günümüz Türkiye’sinde; özlü sözler, sözlü anlatımlar, ezgisel müzik geleneği ile çeşitli inanç ve uygulamalarda yaygın bir şekilde yaşatılmaktadır. Ad verme, kız isteme, düğün, yas gibi toplumsal uygulamalar ile Hızır, belirli sayılar, ağaç kültü gibi pek çok motifin Dede Korkut kültürü ile ilgisi vardır. Dede Korkut hikâyelerinde yer aldığı biçimde cömertlik, misafirperverlik, cesaret, merhamet gibi değerler günümüzde de yaşatılmakta ve bunlar toplumun tüm kesimleri arasındaki diyaloğun, toplumsal barışın inşasında önemli bir rol oynamaktadır. Dede Korkut kültürünün zengin içeriği ve çok çeşitli uygulamaları nedeniyle unsurun aktarımında toplumun her kesiminin aynı oranda katkısı bulunmaktadır. Sözlü kültürün aktarımında âşıklar, ozanlar ile meddahların önemli bir rolü olmasına karşın toplumsal uygulamaların yerine getirilmesinde kadınlar, çocuklar, gençler olmak üzere bütün halk etkin olmaktadır. Unsurun yazılı olarak aktarımı ise 15. yüzyılda yazılmış, günümüze sadece iki kopyası ulaşabilmiş, Kitâb-ı Dedem Ḳorḳud Alâ Lisân-ı Tâife-i Oğuzhân ve Hikâyet-i Oğuznâme, Kazan Beğ ve Gayrı adlarıyla bilinen, kitapların varlığı sayesinde Korkut Kitabı olarak adlandırılan bu eserler, günümüz Türkçesine çevrilerek basılması ile yazılı aktarım, modern edebiyat ve kitabın eğitim müfredatında yer alması ile formal eğitim yoluyla gerçekleştirilmektedir. Dede Korkut kültürü Türkiye’nin her bölgesinde yaşamasına rağmen Bayburt’un ve unsurun envantere kaydedilmesi için başvuru yapan Malatya’nın unsur için ayrı bir önemi bulunmaktadır. Dede Korkut hikâyelerinde yer alan masallar, efsaneler, hikâyeler, ağıtlar ve bunlarda bahsedilen toplumsal ve dinî değerler, Malatya sözlü geleneğinde ve kültürel belleğinde canlı bir biçimde yer almaktadır. Bayburt’ta ise şehir merkezi yakınındaki Masat köyünde Dede Korkut’a; Bayburt Kalesi’nin karşısındaki tepede Dede Korkut anlatmalarında adı geçen Bamsı Beyrek’e ait olduğu söylenen birer türbe bulunmaktadır. İlde her yıl düzenlenen Dede Korkut Şenlikleri’nde bu türbeler halk tarafından ziyaret edilmektedir. Ayrıca Bayburt’ta kurulan Baksı Müzesi’nde de Dede Korkut kültürüne özgü müzik aletleri sergilenmekte, dinletiler gerçekleştirilmektedir. Dede Korkut Kimdir? Ayrıntılı Açıklamalar Tüm Türk topluluklarının, milletlerinin ortak kültürüdür. Dede Korkut; Dedem Korkut, Korkut Ata, Atam Korkut olarak da bilinir. Kazakistan, Türkmenistan, Azerbaycan, Kırgızistan ve diğer Türk illeri, Dede Korkut’u farklı adlarla ama aynı hikayelerle tanır. Genel anlamda birçok kaynak Dede Korkut için “Oğuzların bilicisi” olarak geçer. Dede Korkut hakkında bir özyaşam ya da yaşam öyküsü yoktur, biz onu bize bırakılan ve kendi adıyla anılan Kitab-ı Dede Korkut eserinden biliyoruz. Tahminimizce Dede Korkut, bir çıkış noktası olarak düşünülmelidir ki tarihte hemen hemen her Türk milleti bu biliciye sahip çıkmış ve bu yüzden de onun hakkında net ve kesin bilgilere ulaşamaz hale gelmiştir. Dede Korkut’un Kökeni Hakkında Yazılanlar “Dede Korkut kimdir” sorusu tarihi kaynaklar araştırarak cevap aranan bir sorudur ama tarihi kaynaklara baktığımızda önümüze kesin bilgiler çıkmamaktadır. Yukarıda da dediğimiz gibi tarihte hemen hemen her Türk ili bu zatı sahiplenmiştir. Biz ise eserlerde Dede Korkut’u arayacağız. Bakalım hangi eserlerde nasıl geçmiştir Dede Korkut 1. Câmi’u’t – Tevârîh Reşîdüddin Fazlullah-ı Hemedânî’nin ö. 718/1318 eseridir. Tarihlerin derlemesi olarak çevrilebilir. Modern anlamda ilk tarih derlemesidir. İlhanlı hakanı Gazan Han’ın isteği üzerine yazılmıştır. Asya ve Avrupa bölgelerindeki imparatorluk ve devletlerin tarihleri tarafsız olarak ilk kez ele alınmıştır. Bu eserde Dede Korkut, Oğuzlar’ın Bayat boyundan gösterilmiştir. Daha da ayrıntıya girecek olursak Dede Korkut’un 10. Oğuz Hakan’ı Kayı İnal han’ın baş danışmanıdır. Yine Oğuz tarihinde Han olan ve 90 yıl han olarak görev yapan Kanlı Yavguy, doksan yıl boyunca Dede Korkut’u danışman olarak görevlendirmiştir. Onun hakkındaki başka bir duyum ise Kayı İnal Han’ın ile çağdaş olması ve iki vezirini de Peygamber’e gönderip Han’ın da Müslüman olmasıdır. 2. Şecere-i Terâkime Türk tarihi için unutulmaz bir eser ve en önemlisi bir kaynaktır. Ebülgazi Bahadır Han, 1659’da tamamladığı bu eserini Türkmen ileri gelenlerinin ricaları üzerine ve herkesin anlaması için Arapça ve Farsçadan uzak olarak sade Türkçe ile yazdığını belirtmektedir. Eserde Türkmenlere dair bilgiler bulunmakta, Oğuz Han ve neslinden, Türk damga ve ongun kuşlarından bahsedilmekte ve âdeta bir “Oğuznâme” metni verilmektedir. Ebülgazi Bahadır Han eserini kaleme alırken yazılı ve sözlü kaynaklardan yararlanmış bu bakımdan da geniş bir bilgi birikimini göz önüne sermiştir. Özellikle Türkmen boylarını, illerini gezmiş, beylerin, kamların, baskıların, ozanların soylarını değerlendirmiş, sözlerini eserine almıştır. Yazılı olarak yukarıda bahsettiğimiz Cami’u’t Terakime eserinden yararlanmış ama ondan daha geniş bir bilgiler bulunmaktadır Şecere-i Terâkime’de. Şecere-i Terâkime’de Dede Korkut, Oğuzların Kayı boyundan gösterilmiştir. Kaynaklarda, ortak olan bir bilgi de bu bilicinin uzun yıllar yaşadığıdır Reşîdüddin ve Ebülgazi Bahadır Han onun 295 yıl yaşadığını söylerler. [İslam Ansiklopedisi, Orhan Şaik Gökyay] 3. Bahrü’l Ensab Seyyid Muhammed b. Ahmed b. Amidüddin Ali Hüseyni en-Necefi tarafından yazılmıştır. Burada Korkut Ata’nın dış görünüşü için bir rivayet vardır Dede Korkut aydın, berrak gözlü dev kızından dünyaya gelmiştir. Boyu 60 arşındır. [İslam Ansiklopedisi, Orhan Şaik Gökyay] 4. Diğer efsaneler… Dede Korkut ya da Korkut Ata hakkındaki söylencelerin hepsi yazıya aktarılmamıştır. Bazı menkıbeler, halk arasında sözlü olarak yayılmıştır. Kimi halk kaynaklarına göre Dede Korkut, 1000 yıl yaşamıştır. Onun ölümsüzlüğüyle ilgili olarak da Kazak efsaneleri vardır. Kazakların yaygın halk hikayesine göre Korkut Ata, 20 yaşında düşüne giren yaratıklarca kendisine ölümsüzlük verilen birisidir. Allah, ona “Ölümü kendin arzu etmedikçe ölmeyeceksin” diye buyurmuştur. Onun ölümü hakkında daha birçok rivayet vardır. Dede Korkut’un Özellikleri Dede Korkut’un öykülerinden yola çıkılarak ona biçilen özellikler vardır. Dede Korkut hakkında elimizde kesin ve net bilgiler yoktur, bu bakımdan da elde edilen özellikler destansı özelliklerdir. Destan kişisidir bu bakımdan da olağanüstü özellikleri vardır. “Oğuzların bilicisi” olarak bilinir. Gaipten haber verdiği söylenir. Kahramanlara gelecekten haber verir. Kahramanlar arasındaki sorunları çözendir. Ad koyma geleneği vardır Türklerde ve öykülerde ad koyma geleneğini yerine getiren Dede Korkut’tur. Dede Korkut, ozanlık yeteneklerine sahiptir. Kopuz çalar. Oğuzhanları ile ilgili öyküler anlatır, o hakanları över. Söylentiye göre Peygamber ile çağdaştır. Bilgedir, danışılandır. Yukarıda bahsedilen özellikler, destansı bir özellik taşıdığı için maalesef tarihi bir karakter olarak görülemez. Kitab-ı Dede Korkut Kitabı Hakkında… Dede Korkut hikayelerinin toplandığı kitaptır. Kitap hem edebi hem de toplumsal anlamda oldukça önemli bir yapıdadır. Kitabın toplumsal yapıdaki önemi, bu kitabın bir kişinin değil bir toplumun hikayelerinin derlemesi olmasıdır. Bu bakımdan kitaptan çıkacak tüm özellikler Türk toplumuna mâl edilir. Kitaba ilk bakan kişi, bu kitabın bir İslam savaşı olduğu kanısına kapılabilir çünkü kitabın büyük kısmında Hıristiyan komşular ile Oğuzların yaptıkları savaşlar anlatılır. Ama anlatılan savaşlardan ziyade bir toplumun kültür temeli, o toplum sağlam ve kaliteli karakteri görülmektedir. Dede Korkut kitabında 12 hikaye vardır. Bu hikayeler şunlardır Dirse Han Oğlu Boğaç Han Salur Kazan'ın Evi Yağmalanmadığı Boyu Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olduğu Boyu Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Kanlı Koca Oğlu Kanturalı Kadılık Koca Oğlu Yüğnek Boyu Basat'ın Tepegöz'ü Öldürmesi Begil Oğlu Emren’in Boyu Uşun Koca Oğlu Segrek Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkardığı boyu İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü Hikayeler, konularına göre de gruplandırılmıştır. Böyle bir durumda karşımıza şu tablo çıkmaktadır a Kendi babası için savaşan evlat/oğul Dirse Han Oğlu Boğaç Han, Kadılık Koca Oğlu Yüğnek Boyu, , Begil Oğlu Emren’in boyu, Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz'un Çıkardığı boyu. b Oğul için savaşan baba Salur Kazan'ın Evi Yağmalanmadığı Boyu, Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olduğu Boyu c Kardeş için savaşan kardeş Uşun Koca Oğlu Segrek d Kocası için kendisini feda eden/savaşan hatun Duha Koca Oğlu Deli Dumrul, Kanlı Koca Oğlu Kanturalı e Kan kardeşleri için savaşan Oğuz beyleri İç Oğuz'a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü [Orhan Şaik Gökyay, Dedem Korkud’un Kitabı] Dede Korkut hikayeleri masal değildir. Dede Korkut hikayeleri bayat bir ifadeyle destancılıktan hikayeciliğe geçiş dönemi eseridir. Bunun ne demek olduğunu biraz açalım Destanlarda olağanüstü olaylar vardır ve anlatıcı da bu olağanüstü olaylara inanan kişidir. Lakin Dede Korkut hikayelerinde de destan özellikleri vardır. Bu özellikleri [ temleri ] maddeler halinde sayarak hatırlamak gerekirse ortaya şu tablo çıkar a Kahraman oğlun babayı kurtarması b Kahraman oğlanın babasını tutsak edenden intikam alması* *Ayrıca Dede Korkut hikayelerinde tem, anlatım tarzı, dil ve tanzim edilişi Batı destanlarına da benzer. Bu konudaki ayrıntılı bilgi için Homeros Destanları ile Dede Korkut Hikâyeleri Arasındaki Kurgu, Yapı, Tip Ve Tema Benzerlikleri - Adem CAN makalesine bakılabilir. Dede Korkut’ta bu temler kullanılmıştır ama destandaki kullanımında fark vardır. Destanlarda bu tem kullanıldığında kahraman, yer altı ya da yer üstü canavarları ile uğraşır ve tem yani amaç tamamen unutulup bu özellikler öne çıkar. Dede Korkut hikayelerinde ise bu temler üzerine gidilir ve hikayenin temeli olarak kalır. Dede Korkut için dil de çok önemlidir. Dede Korkut hikayeleri incelendiğinde sekiz bin küsür öz Türkçe deyim ve söze rastlanır. Bu da dil malzemesi olarak ayrıca önemli bir hazinedir. Ayrıca eserde Azeri Türk lehçesi kullanılmıştır. Okuyucuyu etkileyen ve hikayenin başından sonuna kadar devam eden şuan çok sık kullanılan bir söz dizimi yani sentaks da dikkat çekicidir. Gariptir ki Dede Korkut, kendisinden yüzyıllar sonra ortaya çıkan Yunus Emre’ye, Enveri’ye , Ahmet Paşa’ya dil konusunda tesir etmiştir. Türk Halk Edebiyatının tipik bir özelliği olarak Dede Korkut hikayelerinde de nazım ve nesir karışık olarak kullanılmış, olayın anlatımı nesir, kahraman diyalogları nazım şeklinde kaleme alınmıştır. Dede Korkut hikayeleri sadece Türk dili ve edebiyatı için değil Dünya edebiyatı için de önemlidir. Batılı edebiyatçılar bu hikayelere Türk İlyadası diye hitap ederken, yabancı radyo programları ya da dil araştırmalarında Dede Korkut hikayelerinden parçalar verilir. Asıl adı “Kitab-ı Dede Korkut alâ lisan-ı tarife-i Oğuzan” olan bu dünya eserinin iki nüshası vardır. Birisi Vatikan diğeri Dresden nüshalarıdır. Bu nüshalar arasında dil farkı vardır ama bu fark Türkoloji araştırmalarına konu olan ayrıntılardır. Daha ayrıntılı bilgi için bu konuda yazılan makalelere bakabilirsiniz Dede Korkut Kitabı’nın Vatikan Nüshasındaki Bazı Farklı Kelimeler Üzerine- Vahid ZAHIDOGLU ADILOV Kaynaklar Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, madde Kitabı-ı Dede Korkut Özkırımlı , Atilla, Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, madde Dede Korkut İslam Ansiklopedisi, cilt 09; sayfa 78, DEDE KORKUT - Orhan Şaik Gökyay, TDAV Homeros Destanları ile Dede Korkut Hikâyeleri Arasındaki Kurgu, Yapı, Tip Ve Tema Benzerlikleri - Adem CAN Dede Korkut Kitabı’nın Vatikan Nüshasındaki Bazı Farklı Kelimeler Üzerine- Vahid ZAHIDOGLU ADILOV - 1748 Güncelleme - 1748 Kültür ve Turizm Bakanlığı "Dede Korkut"un UNESCO Dünya Somut Olmayan Kültür Mirası Temsili Listesi'ne oy birliğiyle kabul edildiğini bildirmesiyle vatandaşlar araştırılmaya başlandı Dede Korkut'u araştırmaya başladı! Dede Korkut'un UNESCO listesine girmesiyle birlikte vatandaşlar Dede Korkut'u araştırmaya başladı. Peki, Dede Korkut kimdir? Eserleri nelerdir? DEDE KORKUT KİMDİR? Elimizdeki mevcut kaynaklar ile Dede Korkut’un tam olarak hangi zaman aralığında yaşadığını bilemiyoruz; ancak Dede Korkut kitabından onun Hz. Muhammed SAV zamanına yakın bir zamanda yaşadığını öğreniyoruz. Bunun haricinde onun kim olduğunu, nerede ve nasıl yaşadığını ve ne gibi işler ile meşgul olduğunu çok iyi biliyoruz. Dede Korkut, bilinen bütün ozanların atasıdır. Onun her zaman sıra dışı özellikleri vardır. Kolca kopuzuyla kopuz çalar. İçinde yiğitliğin, mertliğin, gerçek sevdanın, vatan sevgisinin, ana baba ve yar sevgisinin bulunduğu, her köşesinde buram buram İslamiyeti benimseyiş kokan hikayeler anlatır. Çok uzun yıllar yaşadığı rivayet edilir. Aynı zamanda kopuzu ilk bulan ve Türklere öğreten kişidir. Bu kopuzu eşliğinde, kendi halkına ne güzel hikayeler anlatmıştır. Dede Korkut o kadar çok sevilmiştir ki zamanla onun üzerine akademik çalışma yapan akademisyenler çalışmalarında ona “Dedem Korkut” diye hitap etmişlerdir. “Dede Korkut” Edebiyatımızdaki Yeri Dede Korkut hikayelerinin edebiyatımızda birçok önemi vardır; ancak bu hikayelrin öne çıkan en önemli iki özelliğinden birisi destandan halk hikayesine geçişin ilk örnekleri olması ve Türklerin islamiyeti benimseyiş çabalarının anlatılmasıdır. Dede Korkut’un Türklerin İslamiyet ile tanışmadan önceki hayatlarında da olduğu rivayet ediliyor. Ama Dede Korkut, Türklerin en çok islami hayatına yakışmıştır. Hatta Türkler, onun İslamiyet ile olan ilişkisini o kadar çok sevmişler ki ona bir evliya, hatta peygamber gözüyle bakmışlardır. Allah’ın izniyle gelecekten haber verir. Bütün halk onun sözünü dinler. O bir şey hakkında ne söylerse sözü mutlaka tutulur. Onun duası Allah indinde kabul olunur. Kordan çıkmış bir kadının oğludur. Kuşların dilini çok iyi bilmektedir. O, çok uzun yıllar yaşadığı ve evliya gibi görüldüğü için kendisinden bahsedilirken “Ölü desem, ölü değil, diri desem diri değil” diyerek bahsedilmiştir. Kendisi çok büyük bir bilge ve hikmet sahibidir. Hikayelerinde geçen konuşmalarında her sözü hikmetli, her sözü bilgecedir. Öleceği zaman, uykusunda kendisine haber edilmiştir. Dede Korkut Azerbaycan’da da çok iyi bilinir. Onların inancına göre ise dünyadaki her şeyin adını Dede Korkut koymuştur. Zaten hikayelerde de sık sık herhangi bir kahramanlığa imza atan gençlere ad koyarak. Dede korkut gelmeden kimse kendi çocuğuna ad veremez. “Korkut ata gelsin, bu yiğide bir isim versin denilir” ve onun gelmesi beklenir. Şimdiye kadar ulaşılan Dede korkut kitabının varyantlarında en fazla 12 adet hikaye mevcuttur. Bu hikayeler yıllar boyu dilden dile kahraman bir söyleyiş ile anlatılmıştır. 16. yy’da ise yazıya geçirilmiştir. Dede korkut kitabının ön sözünde Dede Korkutun Hz. Muhammed SAV zamanında yaşadığı ve aynı zamanda da Oğuzların bayat boyuna mensup olduğu bildirilir. Dede Korkut’un bilinen hikayeleri şunlardır 1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han 2. Salur Kazan’ın Evi Yağmalanması 3. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek 4. Kazan Bey Oğlu Uruz’un Tutsak Olması 5. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul 6. Kanlı Koca Oğlu Kanturalı 7. Kazılık Koca Oğlu Yegenek 8. Basat’ın Tepegöz’ü Öldürmesi 9. Begin Oğlu Emren 10. Uşun Koca Oğlu Segrek 11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruz’un Çıkarması 12. İç Oğuz’a Taş Oğuz Asi Olup Beyrek Öldüğü Dede Korkut’un bu hikayelerinde farklı Oğuz boylarının yaşantıları vardır. Bu yaşantılarda hep bir mücadele anlatılmaktadır. Bu mücadeleler 3 ana başlık altında toplanabilir. Birincisi Oğuzların, bir olup, beraber olup, kafir illerine yaptıkları seferler ve onlar ile mücadeleri anlatılır. Bu hikayelerde kiliseler fethedilir, keşişler öldürülür ve içinde ezan okutulur. İkincisinde ise Oğuzların kendi aralarındaki iç çekişmeler anlatılır. Bunlar Baba-oğul veya boylar arasındaki çekişmelerdir. Üçüncüsünde ise kendi içlerindeki kahramanlıklar anlatılır. ”Mesela Basat’ın Tepegözü Öldürmesi” hikayesinde Basat’ın tüm halkın başına bela olan Tepegöz isimli canavarı öldürmesi ve bu kahramanlığının neticesinde Dede Korkut’un Basat’a, Basat ismini vermesi anlatılır.

dede korkut isim verme hikayesi