Edremit Romanda en önemli ve olayların geliştiği mekândır. Edremit kahvesiyle, camisiyle, meydanıyla, bitki örtüsüyle tamamen bir Anadolu kasabasıdır. Edremit hem fakirlerin hem de zengin ve soylu kesimin bir arada yaşadığı yozlaşmış bir kasabadır. Tıpkı içerisinde yaşanan halk gibi iki bölümden oluşur.
Adamiçine çıkmak: Topluluğa karışmak, eşe dosta gitmek, değerli insanların bulunduğu yerlerde olmak ve onlarla görüşmek."Adam içine çıkmayalı uzun zaman oldu." Kendisi başkasının yardımı ile geçinirken, gösteriş için elindekini başkalarına yardım amacıyla dağıtmak. Ayıkla pirincin taşını: Bir işin
İslamın Kadınla İlgili Temel Prepsipleri İslâm'ın Hz. Muhammed'in (s.a.s.) lisanı üzere ilan ettiği kadının konumu ile ilgili ıslahat prensipleri kısaca şöyle özetlenebilir: Kadın insan olma açısından tam tamına erkek gibidir. Allah-u Teâlâ buyurdu ki: "Ey insanlar sizi bir tek nefisten yaratan Rabbinizden korkun."
Benkırk iki yaşında bir kadınım ve bugüne kadar hiç anne olmak istemedim. Elimi karnıma götürüp içinde bebek büyütme, sonra da doğurduğumu büyütme hayali kurmadım. İçimden gelmedi, bunun nasıl bir his olduğunu bilmiyorum. Eşsiz bir duygu olduğunu söyleyen kadınlara inanıyorum, güveniyorum. Öyle diyorlarsa öyledir. Bu duyguyu tekrar tekrar yaşamak
Ayasofyada dilenip Sultanahmet`te sadaka (zekât) vermek: Kendisi başkasının yardımı ile geçinirken, gösteriş için elindekini başkalarına yardım amacıyla dağıtmak. Ayıkla pirincin taşını: Bir işin oldukça karışık, dolaşık, içinden çıkılması güç olduğunu anlatmak için kullanılır. Ayılıp bayılmak: 1. Sinir
Fast Money. Her işin başı sağlık * İnsanın yapacağı her şey vücut sağlığına bağlıdır. Sağlıklı olmayan kimse hiçbir iş yapamaz. Bir iş yapamayan, başarılı olamayan kimse de yaşadığı hayattan bir tat almaz; mutlu olamaz. * İnsanın yapacağı her iş, önce vücut sağlığına bağlıdır. Sağlık olmazsa hiçbir iş yapılamaz. Sağlıklı bir insan mutlu olur; sağlıksız insanlar ise “neden bende böyle değilim?” diye kendisine sorular sorarak tamamen hayata küsmeye yüz tutarlar. Sağlıklı kişiler her iş ve dünya işleri için kendini hazır olarak bulurken sağlıksız kişiler seçici olmak zorundadır. Aşını, eşini, işini bil * Doğru, düzgün, sağlıklı, mutlu ve verimli bir hayat mı yaşamak istiyorsun? O hâlde yiyeceğine dikkat et, temiz ve helâl ye. Eşini ve arkadaşını iyi seç, kötülerden uzak dur. Bir iş edin, edindiğin işe sahip çık, onu lâyıkıyla yap. * Sağlık ve mutluluk içinde yaşamak isteyen kişi yiyeceğine dikkat etmeli, arkadaşını iyiseçmeli ve bir iş sahibi olmalıdır. Bir işe başlamak bitirmenin yarısıdır * Kişiler, büyük işlere kalkışırken işi bitirip tamamlayamama, başaramama korkusu yaşarlar. Fakat işe başlandığında görülür ki iş o kadar korkulacak kadar zor değildir ve gerisi kolay gelir. * İnsan bir işe başlayınca devamını getirir. Bir işe başlandığında yapabildiğini gördükçe insanın o işi yapabileceğine inandıran bir cümle. Çoğu zaman işe başlamadan insanı motive etmek için söylenir… Adamın iyisi iş başında belli olur * İnsanı gösteren sözü değil, işidir. Bir insanın gerçek değeri; becerikli mi beceriksiz mi, çalışkan mı tembel mi, başarılı mı başarısız mı, iyi mi kötü mü olduğu yaptığı işlerle, çevresindekilere karşı takındığı tutumla ölçülür. * Bir insanın gerçek değeri, iş başında gösterdiği yeterlik ve başarı ile, çevresindekilere karşı davranışlarıyla ölçülür. * İnsanın gerçek değeri yaptığı işle ölçülür. Kişileri tanımak için kullandığımız bazı ölçüler vardır. Bunların en belirgin ve en önemli olanı da yaptıkları iş ve o işteki tutum ve davranışlarıdır. Yapılan işe verilen önem, gösterilen titizlik ve sabır, o işi yapanı bize en iyi şekilde tanıtır. Bu tanıma biçimi, kişiyi söz ile tanımaktan daha etkin bir yoldur. Çünkü yapılan iş, kişiliği yansıtan bir aynadır. Acele işe, şeytan karışır * Düşünüp taşınmadan, çabuk davranılarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemelidir; o iş ya yanlış ya da bozuk olur. * Aceleyle yapılan iş yanlış, bozuk olur. * Düşünüp taşınmadan, ivedi olarak yapılan işten iyi sonuç beklenmemesi gerektiğini anlatır. * Acele ile yapılan işlerde dikkatsizlik söz konusudur, çünkü zamanın az , yapılacak işin çok olduğu durumlarda kişi acele eder. Hal böyle olunca o an sadece işin bitmesi düşünülür. o stres ve çabuk hareketlilikle kişinin eli ayağına dolaşır, yani yapması gerekenleri yapması gerektiği gibi yerine getiremez. Her şey birbirine karışır ve kötü bir sonuç ortaya çıkar. Şeytan da iyi işleri kötüye çeviren varlık olarak zihinlerde şekillendiği için ve acele ettiğimiz işin sonucu da kötü olduğu için atalarımız bu durumu “acele işe şeytan karışır” sözü ile anlatmışlardır. Acele işin sonu pişmanlık Acele ederek yaptığımız işten istediğimiz sonucu alamayabiliriz. Verdiğimiz emek ve maddi harcama bize üzüntü ve pişmanlıktan başka bir şey bırakmaz. Aklına geleni işleme her ağacı taşlama * Kişi bir iş yapacağı zaman iyi araştırmalı, sormalı, değerlendirmeli ve planlayarak hareket etmelidir. Sonunu düşünmeksizin aklına gelen her işi yapmaya kalkan zararlı çıkar. Olur olmaz herkese sataşan kişi de yaşanabilecek olumsuz sonuçlara hazır olmalıdır. * Sonunu düşünmeksizin aklına gelen her işi yapan, herkese sataşan kişi, tutumunun büyükzararlarını görür. * Aklın yap dediğini yapmak her zaman doğru değildir. Aklın bile uyması gereken kurallar vardır. Sonunu düşünmeksizin aklına gelen herşeyi yapmak ve yerli yersiz herkese sataşmak, insanın başına büyük zararlar açar. Bugünün işini yarına bırakma * Bir iş günü gününe yapılmalıdır. İşi yarına bırakmak kimi olumsuzlukları da beraberinde getirir. Yarın daha önemli bir işin çıkmayacağını nereden bilebiliriz? Diyelim ki çıktı, o zaman ne yapacağız? Kuşkusuz bugünkü işten önce onu yapacağız, bugünkü iş de kalacak. Dolayısıyla işler birikmeye başlayacak, çıkmaza girecek. Ayrıca bugün yapılması gereken işin sonraki güne bırakılmasıyla önemini yitirmesi, istenen sonucu vermemesi de söz konusu olabilir. * Bugün yapılması gereken bir işi ertesi güne bırakmanın türlü sakıncaları vardır. Yarın daha önemli bir iş çıkabilir ve bugünkü işten önce onun yapılması gerekir, bugünkü iş yine kalır. Yada yarın çıkacak başka işler bugünküne ekleneceğinden hepsini yapmaya vakit yetmez. * Yaşadığımız her günün kendine özgü problemleri, sıkıntıları vardır. İş ise herşeye rağmen yapmanız gereken bir yükümlülüktür. Bugün yapılması gereken bir işi ertesi güne bırakmanın türlü sakıncaları vardır Yarın daha önemli bir iş çıkabilir ve bugünkü işten önce onun yapılması gerekir. Bundan dolayı bugünkü iş yine kalır. Yada yarın çıkacak başka işte bugünküne ekleneceğinden hepsini yapmaya vakit yetmez. Kurda neden boynun ensen kalın? demişler, işimi kendim görürüm de ondan demiş İşini başkasına inanmayarak kendisi yapan, üzülmez, rahat eder. Nasihat istersen tembele iş buyur Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını söyler ya da buyurulan biçimde değil, kendisinin işine gelen biçimde yapmayı önerir. Paran çoksa borcun yoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol Tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kimselerin işidir. Paran gitti mi diye sormazlar, işin bitti mi diye sorarlar Yapmak istediğin işi yapabildinse bu uğurda harcadığın paralara acıma çünkü para istediğin şeyi yapmak içindir. Paranın gittiğine bakma, işinin bittiğine bak Yapmak istediğin işi yapabildinse bu uğurda harcadığın paralara acıma çünkü para istediğin şeyi yapmak içindir. Pulsuz iş, yolsuz iş Karanlık işler çeviren, yasal olmayan yollara sapar. Er giden, işine; geç giden, boşuna * İşine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder. * Yapacakları işe erken başlayanlar, o işten kazançlı çıkarlar, başarı elde ederler. İşine geç giden de eli boş kalır yada başarılı olamaz. Erken kalktım işime, şeker kattım aşıma İşine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder. Gece işi, körler işi Gece yapılan iş verimli olmaz. Görgülü kuşlar gördüğünü işler, görmedik kuşlar ne görsün ki ne işler? İyi eğitim alanlar aldıkları eğitimin gereğini yaparlar, iyi eğitim görmeyenler bir şey yapamazlar. Harman dövmek keçinin işi değil Önemli işler herkese yaptırılmaz. Her işte bir hayır vardır Kişi, kötümserliğe kapılmamak için olup biten her işi hayra yormalıdır. Hile ile iş gören mihnet ile can verir İşlerine hile karıştırıp başkalarını aldatan kişi son nefesini azap içinde verir. İş amana binince kavga uzamaz * Kavga edenlerden biri aman dilerse çekişme sona erer. * Bir kavga sırasında kavga edenlerden biri direnmez, aman diler, boyun eğerse tartışma uzamaz, kavga biter. İş anlatılıncaya kadar baş elden gider Kızışmış bir kavgada veya herhangi bir olayda meram anlatmaya fırsat kalmadan olacak olur. İş insanın aynasıdır Bir kimsenin nasıl bir kişi olduğu yaptığı işlerden anlaşılır. İşin yoksa şahit ol, paran çoksa kefil ol Tanıklık boş oturan kimselerin, kefillik ise parası çok olan kimselerin işidir. İşine hor bakan boynuna torba takar * İşini küçümseyen kişi istediği gibi para kazanamaz ve sonunda dilenci olur. * Kişi, nasıl olursa olsun işini ya da sanatını küçük görmemelidir. İşini küçümseyerek yapan kişi; işinin, sanatının gereğini yerine getirip para kazanamaz. Para kazanamayınca da geçim darlığına düşer. Sonunda ona buna avuç açar, dilenecek bir duruma düşer. İşini kış tut da yaz çıkarsa bahtına Başladığın bir işte her zaman güçlüklerle karşılaşacağını varsay ki sonunda hayal kırıklığına uğramayasın, iyi sonuçlar aldığında sevinesin. İşleyen demir pas tutmaz ışıldar Tembel tembel oturan kimse hantallaşır, iş yapma yeteneğini yitirir, çalışan kimse gittikçe açılır, daha yararlı işler yapar. İşten artmaz, dişten artar Biriktirme, çok çalışmakla kazanıp yemekle değil, kazandıklarımızın bir kısmını bir kenara ayırmakla olur. İyi gitmeyince kişinin işi, muhallebi yerken kırılır dişi İnsanın işi bir kez ters gitmeye görsün, en sıradan işlerinde bile tersliklerle karşılaşır. İyi iş altı ayda çıkar Doğru dürüst yapılması istenen iş uzun zaman ister. Kör kesmez bıçak ele yavuz, iş bilmeyen avrat dile yavuz Kör bıçak işe yaramaz ama insanın elini keser; iş bilmeyen kadın da çok konuşmaktan başka bir şey yapmaz. Çifte gelmeyen öküz olsun, işe gitmeyen oğlun Herhangi bir biçimde yararlanılabilecek bir malın olması iyidir, çifte gelmeyen öküzü satabilir, iş yapmaktan kaçınan oğlunu eğitebilirsin. Çocuğa iş, ardına sen düş * Çocuk kendisine ısmarlanan işi yapamayacağından işi buyuran kimsenin onun arkasından gitmesi gerekir. * Çocuk gerek yaşı, gerek bilgi ve becerisi sebebiyle kimi işlerin altından kalkamaz. Çocuğa yapamayacağı, üstesinden gelemeyeceği, belli bir sorumluluk gerektiren işi yükleyen kimse, bunun farkına vardığı anda onun arkasından gitmek ve işle ilgilenmek zorunda kalır. Çocuğa iş buyuran, ardınca kendi gider Çocuk kendisine ısmarlanan işi yapamayacağından işi buyuran kimsenin onun arkasından gitmesi gerekir. Çocuğu işe sal, ardınca sen var Çocuk kendisine ısmarlanan işi yapamayacağından işi buyuran kimsenin onun arkasından gitmesi gerekir. Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir Dağ başında kışın fırtına eksik olmadığı gibi kişinin yaşamında da yıpratıcı olaylar eksik olmaz. Devletli ile deli bildiğini işler Yüksek rütbeliler, deliler, kimsenin sözünü dinlemez, akıllarına geleni yaparlar. Dünya bir, işi bin Bu dünyada insanın hatır ve hayaline gelmeyen türlü türlü durumlar ortaya çıkar. Düşün düşün, boktur işin Kötü bir durumdan çıkar yol bulunamadığı zaman söylenen bir söz. Yaş yetmiş iş bitmiş * Yaşı ilerlemiş insandan fayda beklenmez. * Çok yaşlanan kişi, hem beden hem de zihinsel olarak bir çöküş yaşar. İş yapamaz bir duruma düşer. Ondan artık verimli bir şey yapmasını beklemek doğru olmaz. Uşağı işe koş, sende ardına düş * Çocuk kendisine ısmarlanan işi yapamayacağından işi buyuran kimsenin onun arkasından gitmesi gerekir. * Beceriksiz ve yeteneksiz kişiler, kendisinden istenen işi doğru düzgün yapamaz. O zaman da işi kim buyurmuşsa, işi o yapmak zorunda kalır. Toprağı işleyen, ekmeği dişler * İşini yapması gerektiği biçimde yapan kişi, çalışmasının verimlerinden yararlanır. * Emeksiz yemek olmaz. Çalışmayan, bir uğraş vermeyen, alın teri dökmeyen kişi verim elde edemez. İşinin gereklerini yerine getiren kişi, çalışmasının verimli sonuçlarından yararlanır. Geçimini rahatlıkla sağlar. Terzinin işi kötü, ayıbını örten ütü * Kişi, olumsuz yanlarını gizlemeyi bilir. * Mesleğini icra eden usta kişiler, yaptığı hataları gizlemeyi, olumsuz yönleri arka planı atmayı bilirler. Temiz iş altı ayda çıkar * Doğru dürüst yapılması istenen iş uzun zaman ister. * Her iş belli bir zaman içinde yapılmalıdır. Belli zaman gereken işleri çok kısa zamanda tamamlamak o işin eksik bir şekilde çıkmasına neden olur. Aceleyle güzel bir iş yapmak, kaliteli bir şey üretmek mümkün değildir. Kusursuz bir şekilde yapılmak istenen iş acele bitirilemez. Bu nedenle işi düzgün ve eksiksiz yapmak için gerekli zaman ayrılmalıdır. Tembele iş buyur, sana akıl öğretsin * Tembel, kendisine buyurulan işi yapmamak için ya onun yapılmasına ihtiyaç bulunmadığını söyler ya da buyurulan biçimde değil, kendisinin işine gelen biçimde yapmayı önerir. * Tembel kimseler kendisine söylenen işi başka türlü yorumlayıp, bu yorum üstüne fikirler ileri sürerek o görevi yapmak istemezler veya kendisine önerilen işi kendi yararına uygun düşecek biçimde yapmayı önerirler. Şık şık çık çık eden nalçadır, iş bitiren akçedir * Değerli nesneye bir yönüyle benzeyen şey, onun yerini asla tutmaz. * Nalça da madenî para gibi şık şık diye ses çıkarır. Ama bu yönüyle benzese de değerli değildir ve iş bitirmez. Kişinin yaşamında işlerin arzulanan sonuçlara göre bitmesi parasının yeterli veya fazla olması ile mümkündür. Paraya benzer, paraya bir iki yönüyle benzer başka şeyler hiçbir zaman onun yerine kullanılıp o işi bitiremezler. Değerli olan ve iş bitiren geçerli paradır. Söz var iş bitirir, söz var baş yitirir * Sözün insanlar üzerinde etkisi büyüktür; yerinde söylenen sözler işlerin yoluna girmesini sağlar, ölçüsüz ve sert söylenen sözler ise karşıdakini öfkelendirir, söyleyenin öldürülmesine bile yol açabilir. * Sözün insan üzerindeki etkisi tartışılmaz. İyi, güzel, akıllıca ve yerinde söylenmiş sözler çoklukla insanlar üzerinde olumlu etkiler bırakır; inandırıcı, kabullendirici, yumuşatıcı bir rol oynayarak rayından çıkmak üzere olan işleri bir düzene sokar. Bunun yanında, kimi kırıcı, kaba, sert, düşünülmeden söylenmiş, ölçüsüz sözler de kimi tepkilere yol açar; anlaşmazlıklara, kavgalara sebep olur; işler çıkmaza girer, giderek büyür ve kimilerinin ölümüne bile sebep olur. Sen işten korkma, iş senden korksun * Her iş, doğacak engelleri yenmeye kararlı olmakla, direnmekle başarılır. * Bir işi başarmada azim ve cesaret çok önemlidir. Eğer girişeceğin işi gözünde büyütür, bunun altından kalkamam diye korkar, azmini yitirirsen başarılı olamazsın. Korkma, cesaretle işin üstüne üstüne git, bak nasıl iyi bir sonuç alacaksın. Sabreyle işine, hayır gelsin başına * Bir işi yaparken acele etmez, sabrederseniz hayırlı sonuçlara varırsınız. * Bir iş yapmaya giriştiğinde karşına çıkan zorluklar sebebiyle kızıp öfkeye kapılmaz, acele edip gevşemez, azmini yitirmezsen başarı da, hayırlı sonuç da senin olur.
Dilimizde birçok kelime kökü ile ilgili atasözleri ve deyimler bulunmaktadır. Bunlardan birisi de El kelimesidir. El kelimesi TDK’da “Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü, Kez, defa olarak kelimesi ile ilgili bir atasözü veya deyim söyleyin desek belki de birçok kişinin aklına hiçbir şey gelmez. Ama görünce sizlerde hatırlayacaksınız. Bu kelime ile ilgili birçok atasözü ve deyim bulunmaktadır. İşte El kelimesi ile ilgili hem atasözleri hemde Eğer El ile ilgili bizlerin unuttuğu atasözü veya deyim varsa lütfen bunları yorum bölümünden bizlerle İle İlgili Atasözleri ve Deyimler– el arı düşman gayreti -dosta düşmana karşı küçük düşmemek için çaba gösterme- anlamında kullanılan bir el atmak 1 birisinin işine karışmak, müdahale etmek -Nereye el atsak, altından kirli işler –H. Topuz. 2 bir işe girişmek, teşebbüs etmek -Elbette birçok önemli konulara el attı ama ulusumuzun temel sorunlarından bazıları yüzüstü –T. Halman. 3 sarkıntılık etmek -Üvey babasının teklifleri, tenhalarda şurasına burasına el –O. Kemal. 4 yardım etmek, ilgilenmek. Sponsorlu Bağlantılar Deyim– el ayak çekilmek ortalıkta hiç kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek -Yollar ıssızdı, el ayak çekilmişti, sokaklarda yolu –Halikarnas el, ayak, parmak çivi gibi olmak çok üşümek, el bağlamak 1 saygı için ellerini göbeğinin üstüne kavuşturup durmak; 2 namaza durmak -Durup el bağlayalar yâran saf – el basmak kutsal bir şey üzerine el koyarak yemin el bebek gül bebek nazlı, şımarık bir biçimde -Varlıklı, görgülü bir ailenin el bebek gül bebek yetiştirilmiş –H. el beğenmezse yer beğensin çocuğun öldüğünde iyi anılması, yaşarken de beğenilir bir kişi olması için anne baba çocuklarının eğitimine çok önem el bende! -tekrarlanan oyunda başlama sırası veya hakkı bende- anlamında kullanılan bir el birliği etmek birlikte davranmak, el çekmek el çektirmek görevinden uzaklaştırmak -Sorumluları tespit edildi, işten el –M. Ş. el çırpmak 1 alkışlamak, tempo tutmak -Bir köylü oturduğu yerde cura çalıyor, birkaç delikanlı etrafında el çırparak ayak vurarak türkü –R. N. Güntekin. 2 birini çağırmak için ellerini birbirine el dokunulmamak daha önce kullanılmamak, el değmemiş olmak -El dokunulmamışından canı yandığından artık az kullanılmışına fit –H. el el ile, değirmen yel ile insanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle el el üstünde oturmak herhangi bir iş yapmadan boş oturmak -Herhâlde konağın kuytu bir köşesinde, gene el el üstünde oturuyor –R. N. el elde baş başta elde bulunan her şeyin tükendiğini anlatan bir söz -Balya’da beş on lira kazanmıştı. Onları da yedik, el elde baş –R. N. el elden kalmaz, dil dilden kalmaz bir kişi başkasına vurursa o da ona vurur, başkasına kötü söz söylerse diğeri de kendisine kötü söz el elden üstündür ta arşa kadar bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini
Elinin hamuruyla erkek işine karışmak nedir? TDK Sözlükte Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözünün anlamı nedir? TDK'ya göre Elinin hamuruyla erkek işine karışmak atasözü ve deyimi ne demektir? İşte Türk Dil Kurumu sözlüğünde Elinin hamuruyla erkek işine karışmak ile ilgili bilgiler Türkçe anlamı bilinmeyen veya ilk defa duyulan kelimelerin anlamı genellikle Türk Dil Kurumu TDK sözlüğünde aranmaktadır. TDK'da binlerce kelimenin yanı sıra Türkçede önemli atasözleri ve deyimleri de bulunmaktadır. Peki Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözü TDK’ya göre doğru anlamı nedir? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözünün doğru kullanımı ve yazılışı nasıldır? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözünün kökeni nedir? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak doğru kullanımı ve yazılışı nasıldır? Elinin hamuruyla erkek işine karışmak sözüne dair Türk Dil Kurumu sözlüğünde yer alan bilgiler...Elinin hamuruyla erkek işine karışmak ne demek? Sözlük anlamı nedir?1. kadınlar, beceremeyeceği işleri yapmaya kalkışmakElinin hamuruyla erkek işine karışmak doğru yazılışı ve kullanımı nasıl?Elinin hamuruyla erkek işine karışmakİçinde Elinin hamuruyla erkek işine karışmak geçen atasözü ve deyimler... elinden çıkmakel veya elini uzatmakel veya elini yakmakel açmakel almakel atmakel ayak veya etek çekmekel ayak çekilmekel bağlamakel basmakel bebek gül bebekel bende!el çekmekel çektirmekel çırpmakelde veya elinde olmamakelde avuçta bir şey kalmamakelde avuçta ne varsaelde etmekel değiştirmekel değmemekelde kalmakeldeki yara, yarasıza duvar deliğielden ağza yaşamakelden ayaktan düşmek veya kesilmekelden bırakmamak veya düşürmemekelden çıkarmakelden çıkmakelden geçirmekelden gel!elden geldiği kadarelden gelmemekelden gitmekelden kaçırmakelden kaçmakelden ne gelir?elde tutmakel dokunulmamakele alınırele alınmazele almakele avuca sığmamakele bakmakele geçirmekele geçmekele gelmekel elde baş baştael elden kalmaz, dil dilden kalmazel elden üstündür ta arşa kadarel el ile, değirmen yel ileel eli yıkar, iki el yüzüel el üstünde olur, ev ev üstünde olmazel el üstünde oturmakel ermez, güç yetmezel etek öpmekel etek tutmakel etmekele vermekeli veya elleri armut devşirmekeli alışmakeli altında olmakeli ayağı olmakeli ayağı veya ayağına dolaşmakeli ayağı buz kesilmek veya tutmamakeli ayağı titremekeli ayağı tutmakeli aza varmamakeli boş çıkmakeli boş dönmek veya çevrilmek veya geri gelmekeli boş gelmekeli cebine veya cüzdanına veya kesesine gitmemek veya varmamakeli değmekeli dursa ayağı durmazeli ekmek tutmakeli eline değmemekeli ermekeli ermez gücü yetmezeli genişlemekeli gitmekeli harama uzanmakeli işe yatmakeli kalem tutmakeli kırılmakeli kırılsın!eli kolu eli ayağı bağlı kalmak veya olmakeli kolu bağlı durmakeli kurusun!elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisielinde ... varelinde avucunda nesi varsaelinde bulunmak veya olmakelinde büyümekelinde kalmakelindenelinden bir şey düşmemekelinden bir şeyi düşürmemekelinden almakelinden bir iş veya şey gelmemekelinden bir kaza veya sakatlık çıkmakelinden geleni ardına veya arkasına koymamakelinden geleni yapmakelinden gelmekelinden hiçbir şey kurtulmamakelinden iş çıkmamakelinden iyi iş gelmekelinden kan çıkmakelinden kurtulmakelinden tutmakelinde olmakelinde olmakelinde patlamakelinde tutmakeline veya elinize veya ellerinize sağlıkeline almakeline ayağına kapanmak veya sarılmak veya düşmekeline ayağına üşenmemekeline bakmakeline doğmakeline düşmekeline erkek eli değmemiş olmakeline eteğine doğrueline eteğine sarılmakeline fırsat geçmekeline geçmekeline kalmakeline su dökemezeline tutuşturmakeline yüzüne bulaştırmakelini arı kovanına sokmakelini ayağını veya eteğini kesmek veya çekmekelini ayağını öpeyimelini belli etmek veya göstermekelini çabuk tutmakelini kana bulamak veya bulaştırmakelini kolunu bağlamakelini kolunu sallaya sallaya gelmekelini kolunu sallaya sallaya gezmekelini kulağına atmakelinin altında olmakelinin tersiyle çarpmakelinin tersiyle itmekelini oynatmakelini sallasa ellisi başını sallasa tellisielini sıcak sudan soğuk suya sokmamakelini sürmemekelini taşın altına koymak veya sokmakelini veren kolunu alamazelini vicdanına koymakelinle ver, ayağınla araeli olmakeli para görmekeli silah tutmakeli varmamak veya gitmemekeli yatmakeliyle koymuş gibiel kadarel kaldırmakel katmakel koymakellerde gezmekelleri veya ellerin dert görmesinellerim yanıma gelsineller yukarı!elle tutulacak tarafı veya yanı kalmamakelle tutulurelle tutulur gözle görülür veya dille anlatılırelle tutulur tarafı olmamakel ovuşturmakel öpenlerin çok olsun!el öpmekel öpmekle ağız aşınmazel pençeel pençe divanel pençe divan durmakel sıkışmakel sıkmakel sürmemekel tazelemekel terazi, göz mizanel tutmakel üstünde tutmakel vergisi, gönül sevgisiel vermekel vurmamakel yarası onulur, dil yarası onulmazel yıkamak
Elinde de var dilinde de [ Hem başkalarına yardım etmesini, hem de gönül kazanmasını çok iyi bilir ve uygular. Elinden geleni ardına bırakmamak [D] Yapabileceği bütün kötülükleri yapmak. Elinden gelenlerin bütününü yapmak. Eline eteğine doğru [D] Namussuz değil. Hırsızlığı yok. Eline su dökemez [D] Ustalık derecesinde ondan çok gerilerde. Onun kalite ve derecesinden çok uzaktadır. Elini veren kolunu alamaz [D] Kendisine bir şey verildiğinde geri almak hiçbir şekilde mümkün değildir. Verilenden daha büyüğünü almaya çalışır. Verileni geri vermediği gibi, daha fazlasını ister. Elinin hamuru ile erkek işine karışmak [D] Bilmediği, anlamadığı bir işi yapmaya çalışmak, etrafındakilere yapar görünmek. Elmayı soy ye, armudu say ye [A] Elma soyularak, armut da belli sayıda yenilmelidir. Kabuklu elma ile fazla yenen armut kişiye ziyan verebilir. Emanet at insanı yarım bırakır [A] Bizim olmayan mala güvenerek bir işe girmek doğru değildir. Sahibi geri istediğinde bizim işimiz de yarım kalır. Emanet ata binen tez iner [A] Başkalarının parasını, malını, yetkisini kullananlar bir süre sonra bu yetkileri asıl sahibine bırakmak zorunda kalırlar. Emanete hıyanet olmaz [A] Kişiye emanet edilen ne olursa olsun onu aldığı gibi sahibine geri vermesi gereklidir. Kendi veya başkasının çıkarı için kullanmamalıdır. Bu törelerimize, kanunlarımıza ve namus, şeref gibi manevî değerlerimize aykırıdır. Emek olmasa yemek olmaz [A] Yaşamak, hayatın tadını çıkarmak için çalışmak, çok çalışmak gerekir. Emir kulu [D] Başkasının verdiği emirleri yerine getiren. Emmim, dayım, hepsinden aldım payım [A] İnsanlar yaşamlarında en yakını olan kimselerden bile yardım istememelidir. Yalnızca kendine güvenmelidir. En son gülen iyi güler [A] - mamalıdır. İş bitip başarı elde edilince başarının verdiği mutluluk bütün bu sıkıntıları ortadan kaldıracaktır. Bu başarısızlıklarla alay edenler de yaptıklarından utanacaklardır. Başarı bu konuda sabırla bekleyenin olacaktır. Ensesi kalın [D] Sözünü etrafındakilere dinleten, geçiren. Parası fazla, zengin. Ensesinde boza pişirmek [D] Bir kimseyi bir işde çok sıkı takip etmek. Sıkıştırıp çalışmasını sağlamak. Er dayıya, kız halaya [A] Ailede kızlar halaya erkekler dayıya çeker diye söylenir. Bu bakımdan dayının ve halanın durumu biliniyorsa çocukların durumu da önceden öğrenilmiş olur. Er kocarsa koç, karı kocarsa hiç olur [A] Erkek ihtiyarlarsa tecrübeli esprili hoşgörülü olur. Kadın ihtiyarlarsa sıkıntı veren çekilmez bir duruma gelir. Er ol da baş yar [ Erkek olan kişi kimsenin yardımına muhtaç olmadan kendi işini yapan, geçimini sağlayandır. Erkek olduğunu, erkekliğin gereğini gerektiğinde gösterebilendir. Er olan ekmeğini taştan çıkarır [A] Çalışkan dürüst olan kimse her zaman geçimini temin eder. Hiçbir zaman aç kalmaz.
Bu sayfada Kahyalık nedir Kahyalık ne demek Kahyalık ile ilgili sözler cümleler bulmaca kısaca Kahyalık anlamı tanımı açılımı Kahyalık hakkında bilgiler resimleri Kahyalık sözleri yazıları kelimesinin sözlük anlamı nedir almanca ingilizce türkçe çevirisini bulabilirsiniz. Kahyalık nedir, Kahyalık ne demek Kahyalık; Dil bilgisi yönünden Türkçe'de isimmecaz olarak olma durumuKâhyanın verilen ilgilendirmeyen işlere karışma ile ilgili Atasözü veya Deyimkahyalık etmek kâhyalık görevinde bulunmak Mecaz anlamı her şeye anlamı, kısaca tanımıKahya Yufkaları birbirine sararak yapılan bir çeşit fırın böreği. Muhtar. Konak, çiftlik ve benzerleri yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse. Değnekçi. Gerekmediği hâlde başkasının işine karışan kimse. Esnaf kuruluşlarında lonca başkanı. Kethüda. Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen adKahyalı Çankırı şehri, Kızılırmak ilçesi, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim birimi. Malatya kenti, Kürecik nahiyesine bağlı bir yer. Samsun ili, Tekkeköy belediyesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi. Sivas ili, Bedirli bucağına bağlı bir yerleşim bölgesi. Yozgat kenti, Çekerek belediyesi, merkez bucağına bağlı bir İlgilendirmek işi, Karışmak işi. Düzeni bozulma. Engelleme, araya girme, İyelik ekleri alarak kişilerin öz varlığını anlatmaya yarayan dönüşlülük zamiri, zat. Kişinin özel olarak vurgulandığını anlatan bir söz. "Kendisi, kendileri" biçiminde bazen saygı duygusuyla veya söz konusu olanları amaçlayarak "o" ve "onlar" yerine kullanılan bir söz. Yaptığı, giriştiği bir işte başkalarının herhangi bir etkisi bulunmadığını belirten bir Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. Resmî iş, vazife. Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı iş, misyon. İşlev. Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Bir organ veya hücrenin yaptığı İş gücünün karşılığı olan para veya mal. Kiralanan veya satın alınan bir şey için ödenen Nicem düzeneğinde, bir yöneye uygulanınca başka bir yöney veren matematiksel Parmaklar birbirinden uzak duracak biçimde gergin duran elde, başparmak ile serçe parmağın uçları arasındaki Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon. Duruş biçimi, konum, tavır. Ad soyundan kelimelerin birbirleriyle edatlarla ve fiillerle ilişkilerini belirleyen biçim, hâl. Bireyin toplum içindeki ilişkileriyle belirlenen Nakış İşle ipliğini Kasaba, Olmak İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet. Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma. Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik. Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama Bir şeye uygun olarak, bir şey uyarınca, gereğince. Bakılırsa, hesaba katılırsa, göz önünde tutulunca, bakarak, Bir erkeğin evlenmiş olduğu kadın, eş, refika, zevce. Kadın. Yaşlı, Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak. Pürüzsüz ten. Arınmış, karışık olmayan dil, üslup vb..Veri Bir araştırmanın, bir tartışmanın, bir muhakemenin temeli olan ana öge, muta, done. Bilgi, data. Olgu, kavram veya komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimli gösterimi. Bir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey. Gözlem ve deneye dayalı araştırmanın sonuçları. Bir sanat eserine veya bir edebî esere temel olan ana dillerde Kahverengileştirme anlamı nedir?İngilizce'de Kahverengileştirme ne demek ? browning; brown tinting Sayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. F5
başkasının işine karışmak ile ilgili atasözleri